9 Mayıs 2024 Perşembe

7 Haziran'ı aşma iddia ve cesareti

Sömüren-sömürülen, ezen-ezilen, zengin-yoksul çelişmeleriyle bağlı tüm politik, iktisadi ve toplumsal sorunlar konusundaki gerçeklerin ve HDP'nin çözüm programının, işçi sınıfı ve ezilenlerin siyasi bakımdan en geri bölüklerine değin taşınması iddia ve enerjisiyle hareket edilmelidir. Böylesine bir çalışmanın emekçi sol kitleleri büyük bir moralle donatacağı, onların cesaretini harekete geçireceği, enerjilerini mücadeleye katmayı sağlayacağı kuşkusuzdur.
Seçimlerin Kasım 2019'da yapılmasını göze alamayan diktatör, burjuva muhalefetin ve antifaşist-antişovenist cephenin ve partilerin hazırlık imkanlarını en zayıf düzeyde tutacağı bir tarih seçti. Diktatörün şefliğindeki AKP-MHP-BBP ittifakına dayalı faşist politik İslamcı ve ırkçı blok için her tür avantajı sağlayacak yasal düzenlemeleri yaptırdı. Oy kullanma, geçerli oy ve oy sayımı, valilik kararıyla sandıkların başka illere taşınması konusundaki değişikliklerle, antifaşist-antişovenist cepheye ve burjuva muhalefete verilen oyları gasp etmenin koşullarını hazırlattı. Aydın Doğan medyasının yandaş tekele satışı yoluyla, devlet teröründen silahlı bürokrasinin katliamlarına, iş cinayetlerinden kadın cinayetlerine, doğal çevreyi yıkıma uğratma saldırılarından yoksulluğun yol açtığı çeşitli sonuçlara, saray mahkemelerinin skandallarından yolsuzluklara, zamlardan vergi soygunuyla bağlı konulara değin değişik gelişmelerin -yansıtılışından bağımsız- haber olarak bile kitlelerin gündemine girmesi imkanlarını ortadan kaldırmaya yöneldi. Antifaşist-antişovenist cephenin çalışmalarını olabilecek en dar çerçeveye hapsetmek için OHAL'e dört elle sarıldı. Ramazan iftarıyla bağlı her fırsatı (kitlesel iftar yemekleri, diyanetin açıklamaları, imamların vaazları vb.) en sıkı biçimde kullanmanın tüm planlarını yaptığına kuşku yok. Sivil faşist politik İslamcı ve ülkücü çeteler eliyle terör uygulaması sürpriz olmayacağı gibi, faşist psikolojik savaş makinasını en pervasız biçimde işletecek.
 
Peki bütün bunlar neyi gösterir?
 
Bir, diktatörün ve faşist politik İslamcı-ırkçı blokun güçlü bir korku yaşadığını. Yeterli kitle desteğinden yoksun olduklarını bildiklerini. Başarısızlığa uğradıklarında, bunun kendileri için "seçim kaybetmekten" daha öte sonuçlar doğuracağı bilinciyle hareket ettiklerini.
 
İki, kaybetmemek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını; kaybettiklerinde ise tıpkı 7 Haziran'da olduğu gibi bir yol bulmaya çalışacaklarını, bulamazlarsa orduya, polise, faşist politik İslamcı ve ırkçı kitle gücüne dayanarak iktidar tekellerini korumaya çalışacaklarını. 
 
Bu tablodan antifaşist-antişovenist cephe için hangi sonuçlar çıkar?
 
Bir, politik iddia ve politik cesaret misliyle yükseltilmelidir.
 
İki, disiplinli, planlı, enerjiyi en yüksek verimle değerlendiren, tüm katkıları emebilen bir çalışma tarzıyla hareket edilmelidir.
 
Üç, emekçi solun antifaşist-antişovenist cephe dışındaki kesimleri, HDP'yle birlikte, birleşik seçim mücadelesi yürütmelidirler.
 
Dört, seçim çalışmaları boyunca, işçi sınıfı ve ezilenler 25 Haziran'a hazırlanmalı, emekçi sol kitlelerin direniş ve mücadele kararlılığı örgütlenmelidir.
 
HDP İDDİASINI VE CESARETİNİ PRATİĞİYLE GÖSTERMELİDİR
 
Politik iddianın yükseltilmesinin, politik cesaretin sergilenmesinin ilk somut biçimi 81 ilde vekil adayları gösterilmesidir.
 
İkinci somut biçim, bu illerin tümünde çalışma yürütülmesidir. Bu kapsamda, yaygın politik kitle ajitasyonu, salon etkinlikleri, sanatsal katkılarla desteklenen açık hava toplantıları ve mitingler gibi biçimler yoğun tarzda değerlendirilmelidir. Sömüren-sömürülen, ezen-ezilen, zengin-yoksul çelişmeleriyle bağlı tüm politik, iktisadi ve toplumsal sorunlar konusundaki gerçeklerin ve HDP'nin çözüm programının, işçi sınıfı ve ezilenlerin siyasi bakımdan en geri bölüklerine değin taşınması iddia ve enerjisiyle hareket edilmelidir. Bu aynı zamanda, diktatör ve çetesinin zincire vurmaya çalıştığı, antifaşist, antişovenist ve sosyalist meşruiyetin OHAL zincirlerini parçalaması olanağıdır. Böylesine bir çalışmanın emekçi sol kitleleri büyük bir moralle donatacağı, onların cesaretini harekete geçireceği, enerjilerini mücadeleye katmayı sağlayacağı kuşkusuzdur. 
 
HDP eş genel başkanları tüm bu faaliyetlerin sürükleyici gücü olmalı, cumhurbaşkanlığı adayı Demirtaş'ın yerine de ter dökmek biçimindeki ek sorumluluklarına uygun bir pratik sergilemelidirler. İnsanüstü bir gayretle çalışma en başta onlarda simgelenmelidir.
 
Bu iki konuda sergilenecek kararlılığa paralel olarak, emekçi solun HDP dışındaki bölükleriyle, Alevi örgütleriyle, ulusal toplulukların örgütlü güçleriyle seçim sürecine etkin katılımları için ciddi, biçimsellikten uzak görüşmeler, tartışmalar yapılmalı, seçim mücadelesi çerçevesinde de olsa antifaşist cephenin genişletilmesine çalışılmalıdır. 
 
HDP DIŞINDAKİ EMEKÇİ SOLUN SORUMLULUĞU
 
Seçim mücadelesine boykot biçimiyle katılma kararı alanlar dışındaki parti ve örgütlerin, kitlelerine açık bir çağrı yapma sorumlulukları, politik ciddiyetin ve moral değerlerin gereğidir. Çünkü bu partilerin hiçbiri bu seçim mücadelesine kendi adlarına katılamıyorlar. 
 
HDP'ye eleştirilerini ve HDP'den beklentilerini ortaya koyarak da olsa, HDP'ye ve Demirtaş'a oy verilmesi çağrısında bulunmamak, kitlesine, CHP-İYİP-SP-DP seçim blokunu da destekleyebilirsiniz demekten başka bir anlam taşımayacaktır. CHP kuyrukçuluğunu böyle bir düzeye vardırmanın kabul edilemezliği, sosyalistlik iddiasıyla politik sahnede yer alan her parti ve birey için açık olsa gerek. 
 
"HDP'ye ve Demirtaş'a oy ver" çağrısı, aynı zamanda 25 Haziran'da direnişe, mücadeleye, işçilerin ve ezilenlerin gücüyle diktatörü ve diktatörlüğü yerle bir etmeye hazır olalım çağrısıdır. 
 
KİTLELERİN YÜZÜNÜ ANTİFAŞİST-ANTİŞOVENİST CEPHEYE DÖNMESİNİN KOŞULLARI GÜÇLENDİ
 
Kendini yoksulların, ezilenlerin, adaletsizliğe uğrayanların bir parçası gören, demokratik hak ve özgürlükler talep eden, politik özgürlük savaşımının haklılığına inanan, fakat CHP'den kopamayan işçilerin, kadınların, gençlerin, kent ve kır yoksullarının, Alevilerin bir bölümünün genel seçimlerde HDP'yi desteklemesi tümüyle olanaklıdır. CHP'nin, Akşener'in İYİP'iyle, SP'yle ve DP'yle seçim bloku oluşturması bunun ana dinamiğini oluşturacaktır. 
 
İşkencelerin, devlet cinayetlerinin, gözaltında tecavüzlerin sorumlularından biri olan bir dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in ve Sivas Madımak katliamının sorumlularından biri olan Temel Karamollaoğlu'nun genel başkanlığını yaptıkları partilerle seçim bloku kurulmasının halk bilincinde bir yankısı olacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ayrı, genel seçimlerde ayrı oy kullanma tavrının geniş bir kesimi kapsama potansiyeli yüksektir. Mesele, inançlı, güçlü bir çalışmayla, Akşener'e ve Karamollaoğlu'na yönelecek öfkeyi HDP desteğine dönüştürmek başarısının gösterilmesidir. 
 
Bütün bunların dışında, CHP'nin Temmuz 2015'teki saray cuntasını izleyen dönemde, özel olarak da OHAL döneminde, Yenikapı'da, dokunulmazlıkların kaldırılıp HDP eş genel başkanlarının ve vekillerinin zindanlara atılmasında, işgal tezkereleri çıkarılmasında, DAİŞ'in değişik tipte görünümleri olan faşist politik İslamcı çetelerle birlikte girişilen Efrîn işgalinde, diktatör ve AKP'yle işbirliği yapması, kendini emekçi sol mücadeleyle duygu ve özlem birliği içinde gören CHP tabanında, genel seçimlerde HDP'yi destekleme yönelimini tetiklemeye adaydır.
 
O nedenle, politik kitle ajitasyonunda ve propaganda çalışmalarında tüm bu gerçekler yalın, çok yönlü, inatçı biçimde işlenmelidir.
 
Bir dönemin dizginsiz burjuva milliyetçisi Muharrem İnce'nin hapisteki Demirtaş'ı ziyaret etmeyi risk değil olanak olarak görmesi bile dipteki kaynaşmayı anlamak için yeterlidir.
 
Gerisi örgütlü, planlı, cömert emektir. İşçi ve ezilenlere sevgi ve güvendir. Cesaret, cesaret ve yine cesarettir.