25 Nisan 2024 Perşembe

Yüksekdağ eşbaşkanlık deneyimini anlattı: Erkeklerin örtülü engelleri tamamen aşılamadı

HDP'de eş genel başkanlık görevini yürütmüş olan Figen Yüksekdağ, devletin kayyum saldırısıyla hedefe koyduğu eşbaşkanlık sisteminin yeterince sahiplenilmediğine dikkat çekti. "Eşbaşkanlık sistemi gerektiği kadar sahiplenip güçlendirilseydi, bu kadar ağır ve fütursuz saldırılar geliştirilmeyebilirdi" dedi. Eşbaşkanlık sisteminin kavranmasında ve benimsenmesinde sorunlar yaşandığını söyleyen Yüksekdağ, "Erkeklerin ve ataerkil statükocu anlayışın açık ya da örtük engelleri, kabullenme sorunları, bütünsel anlamda hiçbir zaman aşılamadı" dedi.

2014-2017 döneminde HDP Eş Genel Başkanlığı görevinde bulunan Figen Yüksekdağ, "eşbaşkanlık sistemini" değerlendirdi. Yüksekdağ, "Eğer eşbaşkanlık sistemi de uygulanması gerektiği kadar sahiplenip güçlendirilseydi bugün başta belediyeler olmak üzere her düzeyde kadın kurumlaşmasına bu kadar ağır ve fütursuz saldırılar geliştirilmeyebilirdi" dedi.

Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde tutuklu 3,5 yıldır tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ, JinNews'in "Eşbaşkanlar deneyimlerini anlatıyor" başlıklı yazı dizisini hazırlayan Hasibe Eren'in sorularını yanıtladı.

Eşbaşkanlık sisteminin uzun yıllar sürdürülen kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesinin ürünü olduğunu belirten Yüksekdağ, "Türkiye'de ilk olarak Kürt kadın özgürlük hareketinin siyasal kulvarında ortaya çıkan ve devlet tarafından resmen reddedilse de fiilen uygulamaya geçilen bir sistem aynı zamanda. Bu açıdan eşbaşkanlık sistemi, kadınların merkezden yerele kadar egemen sisteme karşı fiili meşru mücadele tavrı ve tarihinin de bir yansımasıdır. 2014'te eş genel başkanlık sisteminin resmen kabul edilmesi, zorlu ve köklü bir mücadelenin kadınların kazanımıyla sonuçlandığı ara kesitlerden biridir" değerlendirmesi yaptı. 

'KADIN KAZANIRSA DEMOKRATİK SİYASET KAZANIR'
Yüksekdağ, "ara kesit" tanımlamasını ise "Ara kesit diyorum çünkü erkek devlet siyaseti kadın duruşunu zorlaması nedeniyle eş genel başkanlığı düzeyinde eşit temsiliyeti tanısa bile diğer parti kademelerinde, yerel yönetimlerde yasal bir hak olarak tanımadı hiçbir zaman" şeklinde açıklıyor.

Devletin tutumuna rağmen eşbaşkanlık sisteminin etkisini "kadınları kamusal yaşama, siyasete katılım yönünde cesaretlendirmesi, önünü açması, tarihsel bir bilinç ve aydınlanma dalgası yaratmış olmasıdır" sözleriyle anlatan Yüksekdağ şöyle devam etti: "Bu nedenle eşbaşkanlık sisteminin özü, bir amacı olan kadın ve her alanda eşitlik fikri ve pratiğinin süreklilik kazanması, toplumsal yapıya nüfuz etmesi için mücadele tayin edici önemdedir. Hem yaşamın hem siyasetin demokratikleşmesi bu yolla mümkündür. Bugün verili düzen siyaseti ve demokratik siyaset arasındaki temel çelişki de kadın hak ve eşitliğine bakış açısıyla eşbaşkanlık sistemidir. Bu çelişki ve çatışma durumunda kadın kazanırsa demokratik siyaset de kazanır. Dolayısıyla eşbaşkanlık sisteminin korunması, yaygınlaştırılması, güçlendirilmesi demokratik halklar hareketinin kader çizgisini belirler. Tabi ki düzen siyasetinin üzerine de hayati bir etkiye sahiptir. Zaten bundan ötürü eşbaşkanlık sistemi ve kazanımlarına ya doğrudan saldırıyor ya da yok sayıp hiçleştirmeye çalışıyorlar." 

'EŞBAŞKANLIKTAKİ GERİLEME İRTİFA KAYBETTİRİR'
Yüksekdağ, "Kadın hareketi, eşbaşkanlık sisteminden, eşbaşkanlık uygulayan parti ve örgütlerde yaygın kadın hareketinden daha fazla faydalanabilirdi" değerlendirmesi yaptı. Yüksekdağ, "Ama kadınlar her alandaki ilerici, devrimci potansiyelini gerektirdiği gibi birleştirip seferber edemiyor. Burada bizlerin HDP çatısı altında ama özerk mücadele yürüten kadınlar olarak da sorumluluk payımız var. Ne var ki; eşbaşkanlığın bir kolektif kazanım zemini olarak son dönemde yeterince sahiplenildiğini de söyleyemeyiz. Örneğin, kayyım atamalarıyla eşbaşkanlık kurumuna yönelik tasfiye operasyonu karşısında güçlü ve birleşik sahiplenme hareketi zayıf seyrediyor. Kadın hareketinin ve kadın kitlelerinin bir kırım, katliam saldırısı ile yüz yüze olduğu, güç bela kazanılan hakların yok edildiği ve tehdit altında olduğu düşünülürse eşbaşkanlık gibi makro siyasi düzeyde elde edilen bir kazanımın sahiplenilmesi hayati önemdedir. Eşbaşkanlığın kadın hareketine yaptığı tayin edici katkılar dikkate alarak, buradaki bir gerileme ya da kaybın hareketin genelinde irtifa kaybettireceği unutulmamalı" uyarısında bulundu. 

'ERKEKLERİN ÖRTÜLÜ ENGELLERİ BÜTÜNSEL ANLAMDA HİÇBİR ZAMAN AŞILAMADI'
Eş Genel Başkanlık yaptığı dönemde yaşadığı zorlukları da anlatan Yüksekdağ şöyle konuştu. 

"Tabii ki sayısız zorluk yaşadık ve yaşıyoruz. Erkeklerin ve ataerkil statükocu anlayışın açık ya da örtük engelleri, kabullenme sorunları, bütünsel anlamda hiçbir zaman aşılamadı. Aslında bakarsanız; bu durum kadınlar ve kadın örgütü için sürekli bir mücadele anlamına geliyor. Bazen kadınlarda bezme, geri çekilme, inisiyatif kırılması gibi durumların yaşanması da kaçınılmaz olabiliyor. Bilhassa da yerellerde kadınların eşbaşkanlık görevi üstlenmesinde ciddi zorlanmalar oldu geçmişte. Bildiğim kadarıyla bugün bu durum daha ciddi bir boyuta ulaştı. Bir tarafta cinsiyetçi, faşist zor ve kuşatma, diğer tarafta siyasal bir rol paylaşımında kadına dayatılan etkisiz eleman pozisyonu, bunların yanında bir de parti içinde mücadele etme zorunluluğu olunca kadınlar için işler hiçbir zaman kolay yürümüyor. Hele de çocuklu ve ekonomik, sosyal koşulların sorumlulukları ağır kadınlar zaten başta siyasete eşit pozisyonda katılmıyor. Bizim partimizde de kadınlar olarak her yapısal ve güncel sorunu katlarıyla yaşadık. Özerk bir kadın yapılanmamızın olması Kadın Meclisi'nin bütün politik süreçlerde çözüm iradesi geliştirmesi de sorun zeminini ortadan kaldırmıyor. Çünkü erkek egemenliği her durumda kendisini yeniden üretiyor. Kadınlar öz üretimleri ile bu durumu aşamadığında ataerki, cinsiyetçi yargı ve blokajlar şekilden şekle girerek kendini yaşatıyor. Kendi deneyimimde de yaşadığımız ortak deneyimlerde de bu gerçeğin ne yazık ki çok şeklini gördüm. Aslında bakılırsa en azından demokratik politik cenahtan herkesin de gerçeği gördüğünü düşünüyorum. Mesele daha çok gördüğünü anlamakta ve anladığının gereğini yerine getirmekte sanırım. Olayın en can alıcı tarafı da şu: Eğer eşbaşkanlık sistemi de uygulanması gerektiği kadar sahiplenip güçlendirilseydi bugün başta belediyeler olmak üzere her düzeyde kadın kurumlaşmasına bu kadar ağır ve fütursuz saldırılar geliştirilmeyebilirdi. Yani iktidarın zihniyeti, pratiği zaten belli ama "kadın partisi" iddiası taşıyan bir politik yapıdaki ihmal ya da ayrımcılık ciddi bir eleştiri öz eleştiri konusudur."

'EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİ ÇIKARIRSANIZ FARK YARATAN HDP KALMAZ'
Eşbaşkanlık sisteminin derinlemesine kavranış ve tam benimseme olduğunu söyleyemeyeceğini belirten Yüksekdağ, "HDP'den eşbaşkanlığı çıkarırsanız geriye tarihsel fark yaratan HDP kalmaz" dedi. Yüksekdağ şöyle konuştu:

"Doğallaşıp içselleştirmiş bir düzen olmaktan çok zorunluluk olarak algılandığı örnekler az değil. Eşit temsiliyetin tüzük ve program güvencesi altında olması, bu yanıyla bir sorumluluğa tekabül etmesi elbette kötü bir şey değil ama bazı zorunluluklar kitapta yazılı olanların çok ötesindedir. Eşbaşkanlığın politik, ideolojik, sosyolojik anlam ve yararını uzun uzun anlatmayacağım ama HDP'den eşbaşkanlığı, kadın özgürlük ve eşitlik ruhunu çıkarırsanız geriye tarihsel fark yaratan en imkansız görünen şartlarda siyasetin yönünü belirleyen HDP kalmaz. Esas olarak bunun bilincine çıkarılmasında eksiklik var. Yani eşitlik ve eşbaşkanlık çizgisinin kadınlara lütuf ya da "büyüklük erkekte kalsın" türünden bir pozitif ayrımcılık değil alternatif yaşam ve siyasetin varlık hakikati olduğu içselleşirse benimseme düzeyi de yükselir."

Röportajı tamamı için tıklayınız