19 Nisan 2024 Cuma

Türkün: Devlet sosyal konut yaparak, düşük bedelle kiralamalı

"Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi" sloganıyla 500 bin TOKİ konutu yapılacağının "müjdesi"ni verdi Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum. Ve asgari ücretle yaşamını idame ettiren yoksullara sömürü çarklarının içine daha fazla sürüklenmeyi önerdi. Akademisyen Asuman Türkün, söylendiği gibi TOKİ'lerin sosyal konut olmadığını ve emekçilerin bu konutları alabilme imkanı olmadığına dikkat çekti. Ve devletin yapacağı konutları düşük bedelle kiralamasını önerdi, sosyal konutun bu olduğunu aktardı.

AKP-MHP iktidarının uyguladığı ekonomi politikalar nedeniyle emekçilerin yoksulluğu derinleşti, barınma hakkı gasp edildi. Konut kiralarının ödenemeyecek seviyelere yükselmesinin ardından kira artışlarında yüzde 25 sınırlaması getirerek sorunu çözdüklerini iddia ettiler. Şimdi de TOKİ konutlarıyla yoksul halkı ev sahibi yapacaklarını öne sürüyorlar. "Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi" sloganıyla servis edilen TOKİ konutlarının fiyatları ise oldukça yüksek. 2+1 daireler başlangıç taksiti 2 bin 280 TL olmak üzere 608 bin TL'den, 3+1 daireler ise başlangıç taksiti 3 bin 187 TL olmak üzere 850 bin TL'den satılacak. Başlangıçta yüzde 10 peşinat alınacak ve 240 ay yani 20 yıl boyunca taksit ödenecek. Fakat fiyatlar sabit değil. Her yıl ocak ve temmuz aylarında memur maaşı oranında artış yapılacak.

Asgari ücretin 5 bin 500 TL olduğu bugünkü koşullarda aylık 3 bin lirayı aşan taksitlerin ödenmesi mümkün değil. Bu konutları almak için başka herhangi bir mülkün olmaması şartı var. Emekçiler bu konutlar 2 yıl sonra teslim edileceği için bu süre içerisinde kira ödemeye devam edecek. İstanbul'da asgari kira bedeli 5-6 bin lirayken, bu konutları alabilmek için en az üç hatta dört asgari ücret kadar gelire sahip olmak gerekiyor. Ancak 2+1 konutlar almak için 16 bin, 3+1 konutlar için ise 18 bin üstünde gelire sahip olmama şartı var.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bir TV yayınında, bir bankanın CEO'su gibi kredi, bir müteahhit gibi konut pazarladı. Bunu yaparken yoksul halkla bir yandan alay etti, diğer yandan konut alabilmek için ek mesai ve ek iş yapmalarını önererek daha fazla sömürülmelerini istedi. Sarayın bakanı Kurum, "Bir asgari ücretli 5 bin 500 lira alıyor. Hem kira ödeyecek hem konut kredisi taksiti ödeyecek hem de evini geçindirecek... Tabii bunu yapabilmesi için ilave mesai ve kazanç sağlaması gerekiyor. Bunun için vatandaşımız biraz dişini sıkarak, biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir..." dedi.

ETHA'ya konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Prof. Dr. Asuman Türkün, AKP-MHP iktidarının pazarladığı TOKİ konutları sosyal konut mu, bakanın anlattığı gibi asgari ücretliler bu konutları alabilir mi sorularına yanıt verdi, çözüm önerisini sundu.

Türkün'ün yanıtlarına geçmeden, bu konutlara yılda iki kez memur maaşı kadar yapılacak artışın ortaya çıkaracağa tabloyu tarif edelim. Diyelim 800 bin TL'lik bir konut sözleşmesini Kasım 2022 itibariyle imzaladınız, 80 bin TL peşinat ödediniz. İlk taksit olan 3.187 TL'yi Aralık ayında ödediniz. Ocak ve temmuz aylarında memura tahminen yüzde 25'şer zam yapılması durumunda ödemeniz gereken miktar temmuz ayında 1 milyon 90 bin 140'ye yükselecek. Kasım 2022 yılında yaptığınız 800 bin liralık anlaşmanın ardından bir yıl boyunca 127 bin 11 TL ödemenize rağmen Kasım 2023 tarihinde borcunuz 1 milyon 70 bin 220 liraya yükselecek. Borcunuz 20 yıl boyunca bu şekilde artarak devam edecek ve bitmeyen bir borç tablosuyla karşı karşıya kalacaksınız.

Şimdi sözü Prof. Dr. Asuman Türkün'e bırakalım...

SOSYAL KONUT DEVLETİN DÜŞÜK BEDELLE KİRALADIĞI KONUTTUR

Bakan Kurum TOKİ'nin 500 bin konut yapacağını duyurdu ve bunları sosyal konut olarak tanımladı? TOKİ'ler nasıl bir yapıya sahip, sosyal konut denilebilir mi?
Aslında bütün mesele sosyal konutun nasıl tanımlandığı. Önerilen proje daha önce TOKİ'nin yaptıklarından farklı değil. Orada hangi arızalar varsa bugün burada da aynı arızalar, hatta yoğunlaşmış biçimde var. TOKİ'lerin ilk yapıldığı zamanla bugünkü dönem de farklı. Bir sürü proje maliyetin çok yükselmesi nedeniyle yarım kalıyor. Böylesine iddialı bir hedefin gerçekleşmesi zor görünüyor. Gerçekleşse bile ne oluyor diye bakmamız lazım.

Sosyal konut; belediyenin ya da merkezi yönetimin elinde bulunan, bir sıralamayla ihtiyacı olanlara düşük kiralarla kiralanan bir yapı demek. Ama sadece bu da değil. Sosyal konut aynı zamanda bir yaşam biçimidir.

AVRUPA DEVLETLERİ SOVYETLERDEN ESİNLENDİ
Sovyetlerin çözümlerinden esinlenerek refah devleti döneminde 50'lerle 70'ler arasında Avrupa'da çok sayıda sosyal konut inşa edildiğini görüyoruz. Bu aynı zamanda da emekçiye maliyeti düşüren unsur olarak görülüyor. Bu maliyetleri devlet üstleniyor, devletin mülkiyetinde konutlar bunlar. 80'ler sonrası özelleşti ve orada da durumlar çok karıştı.

SOSYAL KONUT MÜLK KONUT DEĞİLDİR
Sosyal konut bizde hep "mülk konut" olarak tanımlanıyor, ucuza temin edilen konut olarak algılanıyor. Ancak sosyal konut mülk konut değildir. Sosyal konut insanların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedef almış bir yaşam ortamıdır. Sadece binadan, oturulan evden ibaret değildir. Devlete ait konutun ucuza kiralanmasının ötesinde çocuklar için oyun sahaları, spor alanları, ortak çamaşırhaneler, insanların bir araya geldiği park gibi yerler, kreşlerdir... Bütün bunlar sosyal konut alanının, yaşam biçiminin vazgeçilmez unsularıdır. Kentin neresinde olacağı, ulaşım bağlantıları, toplu taşımla birlikte düşünülür ki, insanlar işe, okula gidip gelirken saatler harcamasın.

LOJMAN MODELİ
Biz de sosyal konut bir tek lojmanlarda görüldü. Bu tarif ettiğimiz sosyal konutları lojman modelinin genişletilmiş hali olarak düşünebiliriz. Bir dönem Anadolu'daki fabrikaları kampüs şeklinde organize etmişlerdir. Oraya çalışmaya giden insanlar için lojman inşa edilirdi. Bu lojmanların bulunduğu alanda kütüphane, spor salonu, çocukların oyun alanları, sinema, tiyatro, açık alanlar gibi bir yaşam alanı olurdu. Her devlet dairesi kendi çalışanları için konutlar yapmaya, lojmanlar üretmeye başladı. Milletvekili lojmanları da vardı Ankara'da. Fakat 2000'ler sonrası bu lojmanların ortadan kalktığını görüyoruz.

İNSANLAR DEVLETE GÜVENMİYOR

Sosyal konut nedir, nasıl uygulanması gerekir?
Daha önce de gecekondu önleme bölgeleri yapılmıştı. O da yine mülk konut. Biz de lojmanlar dışında her şey mülk konut. Yani daha ucuza mal edilen mülk konut olarak görülüyor Türkiye'de sosyal konut. İnsanlarımızın da böyle bir alışkanlığı var. Başımda bir çatı olsun ve kimse beni buradan çıkarmasın istiyor. Barınma güvencesi istiyor. Çünkü barınma güvencesinin uzun süreli olacağına, devletin bu politikasının sürecine inanmıyor. Onun için tapunun kendisinde olmasını, bir mülk konut olmasını tercih ediyor. Bu güven unsuru biz de oluşturulamamış durumda. Kendi mülkü olmayan bir yerde ne kadar yaşayabileceğini, günün birinde çıkarılıp çıkarılmayacağını, başına neler gelebileceğini bilmiyor. Ki geliyor başa. Deneyimleri var insanların, bu deneyimler üzerinden bu düşünceyi oluşturuyor. Bir oda olsun benim üstüme tapusu olsun... Yıllarca insanların talebi tapu almak üzerinedir.

TOKİ'LER MANTAR GİBİ BİTEN BİNALARDAN OLUŞUYOR

TOKİ'lerin yapısı yaşam alanı bakımından uygun mu?
TOKİ'lerin Türkiye'nin neresinde yapılırsa yapılsın aynı tarz mimariyle yapıldığını görüyoruz. Yani 15 kattan 25 kata kadar büyüyen, dik olarak inşa edilen, etrafında mekan tanımlamayan, mantar gibi bitmiş bir takım binaları görüyoruz TOKİ binaları olarak. Herkesin kafasında bir model var ve buna tepki duyuluyor. İçinde yaşayan insanların ne tür ihtiyaçları olduğunu hiç göze almayan bir model.

TOKİ'ler gecekondu dönüşümlerinde de yapıldı. Örneğin gecekonduda, 1-2 katta yaşamaya alışmış, sokağı ve bahçeyi çok yoğun kullanan insanların birden bire asansörlü, kalitesi düşük binalara girmesi o kadar kolay değil.

Bezirganbahçe'de yaptığımız araştırmada insanlar kendilerini hapsedilmiş hissediyorlardı. Büyüklük ve ferahlık algısı evin büyüklüğüyle ilgili olmuyor sadece. O evin balkonunun olması, dışarı çıktığında oturacağı bir toplanma alanının olması, bunlar yaşamı kolaylaştıran şeyler.

İnsanların bir takım alışkanlıkları var bu alışkanlıklar bugünden yarına değişmiyor. Mesela, halı, yün yıkamak gibi. Farklı amaçlarla kullanılabilecek ortak mekanlar yaratılsa bunları çözersiniz. Daha sonra bu alışkanlık ortadan kalktığında onu başka türlü kullanırsınız. İnsanların niteliğini bilerek kurulacak empati, yaşam biçimine uygun tasarımla daha kaliteli bir yaşam yaratılabilir.

ASGARİ ÜCRETLİLERİN TOKİ KONUTLARINI ALMASI MÜMKÜN DEĞİL

Yoksulların, asgari ücretle yaşamını idame ettirenlerin bu konutları satın almaları bugünkü koşullarda mümkün mü?
Bugünün şartlarında TOKİ'lerin ödemesinin yapılması mümkün değil. Daha önce buna benzer örnekler oldu. Gecekondu önleme bölgeleri denendi, TOKİ'lerin ilk zamanında Ankara'daki kooperatif biçimindeki örgütlenmelerle bu işler çözülmeye çalışıldı.

Ama bugün piyasa içinde düzenlenen yapıya sahip. Bu ne demektir. Finans kuruluşlarıyla birlikte organize ediliyor. Devlet koruması ve desteği yok. Dolayısıyla kişi bankalarla karşı karşıya kalıyor. Ödemeleri yapamadığında banka konuta el koyuyor. Çünkü krediyi ev karşılığında ipotekle alıyor insanlar. Krediyi veren bankaların elinde bu nedenle çok sayıda konut stoku oluyor. İhaleyle satışa çıkarıyorlar.

ALINAN BORÇ VE KREDİ NASIL ÖDENECEK?
Bugün açıklanan fiyatları insanların tek maaşla ödemesi mümkün değil. Ödeyebilmek için eve iki ya da üç asgari ücretin girmesi lazım ki o evi bir şekilde idare edebilsin. Daha fazla çalışın, ek mesai yapın, borç alın, bunlarla ödenmesi mümkün değil. Borç alacaksınız da o parayı nasıl ödeyeceksiniz. Kişilerin ödeyemediği zamanlarda devletin bir şekilde destek mekanizmalarını devreye koyması lazım.

Ayazma'dan gecekondu dönüşüm şeklinde Bezirganbahçe'de bloklar yapılmıştı. Biz orada araştırmaya gittiğimizde, yarısına yakını ödeyemeyip bölgeden ayrılmıştı. Kimileri bankaya borçlarını ödeyemedikleri için adres bile bırakmadan başka şehirlere göçmüşlerdi. Hem evlerini hem de o zamana kadar yaptıkları bütün birikimleri kaybetmişlerdi.

USULSÜZLÜKLER YAŞANACAK
TOKİ'ye çok sayıda başvuru olduğunu duyuyoruz, cayma hakkı da getirecekler. Başka mekanizmalar girecek devreye, birileri kurayı kazanan insanlarla bir takım anlaşmalar yapacak, belki ödemelerini üstlenecekler, ya da borcun tamamını ödeyerek onlardan alacaklar. Bir sürü usulsüzlüğün çıkması beklenir buradan. Girerken peşinat, bittiğinde KDV ödüyorsunuz. Aylık taksitlerin ödenmesi kolay değil. Kendiniz de kira ödüyorsunuz. Bu nasıl olacak. Daha tuzu kuruların dahil olabileceği bir konut üretimi sunum biçimi bu.

YENİ ALANLARA KONUT YAPMAK YERİNE RİSKLER KONUTLAR DÖNÜŞTÜRÜLMELİ

Kentsel dönüşüm adı altında son dönemde özellikle İstanbul'un pek çok mahallesinde halka rağmen yıkımlar başladı? TOKİ'ler ve kentsel dönüşüm denklemi üzerinden değerlendirdiğinizde neler söylemek istersiniz?
Bahsedilen bu proje kapsamında çok sayıda yeni alanda konut inşa edilecek. Bir sürü konut da dönüşmeyi bekliyor. Bazıları acil deprem dolayısıyla. Hangisi acildir, hangisi rant içindir bunun ayrımının yapılması lazım. Bazı bölgeler, konutlar, gerekmeyen bölgeler riskli ilan ediliyor, davalar açılıyor, insanlar uğraşıyor. Gerçekten riskli bölgelerde dönüşüm bekleyen çok sayıda bina var. Bunlar varken bambaşka bir yerde yepyeni 500 bin konut yapılmasının kente bir yükü var. Nerelerde inşa edilecek bilmiyoruz, kentin dışında, çeperinde, ulaşımı var mı, nasıldır, sosyal konutun pek çok boyutu var. Sadece dört duvar arasına yerleşmek değil mesele.

TOKİ konutlarına baktığımızda bazen yerinde dönüşüm yapılıyor, gecekondu ya da riskli binaların olduğu yerlerde, ama çok yüksek gelir gruplarına yönelik bir proje yapılıyor. O insanlara üç seçenek sunuluyor: Ya bizim teklif ettiğimiz parayı alıp gideceksin, ya bu binaların parasını ödeyeceksin, ya da kentin şu bölgesinde dar gelirlilere yönelik toplu konut alanına yerleşeceksin. Böyle bir kentsel dönüşüm her koşulda bankaya borçlanmayı dayatıyor. Bankaya borçlanma olmadan dönüşüm olmadı şimdiye kadar. Bu da bugünkü sosyal konut projesine benzer problemler alanı ortaya çıkarıyor.

Mahallelere gittiğimizde insanlar bizi kenara çekip soruyor. Ben ödüyorum ama her gittiğimde borcum artmış, bir türlü ödenemeyen bir borç meselesi var yani. Belli bir aşamadan sonra bunu ödeyemez hale geliyor insanlar. Devam mı edelim, yoksa bırakalım mı ikilemine düşüyor. Çocuklar okuldan alınıyor işportacılık yaptırılıyor, kadınlar çok kötü koşullarda çalışmaya zorlanıyor. O borcu ödemek için insanlar yaşamlarını zorlaştıran kararlar almak zorunda kalıyor.

DEVLET SOSYAL KONUT YAPIP, KİRALAMALI

Öneriniz nedir?
Kamuya ait sosyal konutların yapılması. Farklı gelir seviyelerindeki insanların konut sorununu çözmek için farklı yöntemler izlenebilir. Düşük ücretle kiraya verilecek bir konut stokunun hazırlanması çok çok önemli sosyal konut olarak. İngiltere ve Hollanda çok parlak olduğu için söylemiyorum, kent merkezi inanılmaz pahalı. Fakat erişilebilir konut projeleri yapıyorlar. İzin verdikleri her inşaatın içinde belli bir yüzdesini sosyal konut olarak devlete bırakılması isteniyor. Karma projeler yapılıyor. Böyle bir yöntem denenmedi Türkiye'de.

Ofisleri karma konut yapmak için dönüştürmek ya da paylaşımlı konutlar olarak dönüştürmek, bu alışveriş merkezi de olabilir boş konutun dışında bu boş alanları da dönüştürüyorlar Avrupa'da.

Dar gelirliler gecekondu yaparak kendilerine mülk konut inşa edebildiler. Tek oda bir ıslak mekanla başlayıp daha sonra büyütüp, iyileştirdiler, aflarla tapularını aldılar. Ama kazandıkları bütün parayı bu evlerin iyileştirilmesine harcadılar yıllarca. Bu da çok anlamlı değil. Bunun bedelini gençler ödedi. Altı mahallede dönüşüm araştırması yaptık. Eğitim seviyesinin çok düşük olduğunu gördük. Çünkü genç yaşta okuldan çıkıp, çalışmaya başladıklar. Bu yeni dönüşümlerin de böyle bir etkisi var. Bezirganbahçe örneğinden bahsetmiştim çocuklar okuldan ayrılıp işportacılık yapmaya başlıyor, o ev paraları başka türlü ödenemiyor. Kadınlar sigortasız, güvencesiz çalışma koşullarını kabul ederek günübirlik çalışmaya başlıyorlar. İnsanların eve giren paranın büyük bir bölümünü konuta harcaması akıl karı değil, gerçekçi bir şey değil.

Bu konut sorununu devletin ciddi bir kaynak ayırarak çözmesi gerektiğini düşünüyorum.