26 Nisan 2024 Cuma

Türkiye nefret politikalarını inkar etti

Türkiye, BM'de LGBTİ+'lara yönelik hak gaspları ve nefret söylemiyle de gündem oldu. Nefreti körükleyen politikaları reddeden Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakçı, Türkiye'de LGBTİ+'ların toplantı ve gösteri özgürlüğü olduğunu savundu.

Birleşmiş Milletler'de (BM), LGBTİ+ hakları ile ilgili Türkiye'ye tavsiye ve eleştirilerde bulundu. Evrensel Periyodik İnceleme politikasına yönelik eleştirilere karşı Türkiye, LGBTİ+ hak ihlallerini inkar etti. 

KaosGL'nin haberine göre Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı Ankara'da iki yılı aşkın süredir LGBTİ+ etkinlikleri yasağı, İstanbul'da Onur Yürüyüşü'nün 2015 yılından bu yana yasaklanması, geçen yıl Mersin, İzmir ve Antalya'da Onur Haftaları'nın yasaklanması, İstanbul'da Queer Olympix spor etkinliğinin yasaklanmasına rağmen Türkiye'de LGBTİ+'ların "toplantı ve gösteri özgürlüğü"nün olduğunu iddia etti. Kaymakçı, "Toplantı ve gösteri özgürlüğü ile ilgili olarak, 2017 yılında LGBTİ'ler 97 faaliyet yaptı. Bunlara 20 bin kişi katıldı. 119 kişi şiddet nedeniyle gözaltına alındı. Sistematik bir yasaklama yok" dedi.

Kaymakçı, geçtiğimiz yıl Valiliğin belirlediği toplantı ve gösteri yürüyüşü mekanlarından olan Bakırköy'e İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü başvurusunun dahi reddedilmesini de görmezden gelerek şöyle devam etti: "Galatasaray Meydanı turistik bir alan olduğu için Cumartesi Anneleri ve LGBT topluluğunun protestolarına izin verilemez."

Kaymakçı, yasalarda LGBTİ+ haklarının açıkça korunmamasını ise şu ifadelerle savundu: "Anayasamızın 10. Maddesine 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' Buradaki 've benzeri' ibaresi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini kapsıyor. Dolayısıyla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin diğer yasalarda geçmesine gerek yok."

Öte yandan BM, AK, AB ve pek çok insan hakları örgütü anayasa ve yasalarda cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özelliklerinin açıkça yer almasının insan haklarının kullanılabilmesi için öneminin ve gereğinin altını çiziyor.

Hükümet devlet raporunun hazırlanma ve İnsan Hakları Eylem Planı sürecinde "tüm paydaşlarla" görüşüldüğünü de iddia etti ancak bu süreçlerde LGBTİ+ örgütleriyle hiçbir iletişim kurulmadı. Kaymakçı nefret suçlarına ilişkin ise 2014 yılında mevzuat geliştirildiğini ve "o tarihten beri nefret suçları ile mücadele edildiğini" söyledi. Öte yandan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) kriterlerine göre Türkiye'de nefret suçlarına ilişkin birincil mevzuat ve ikincil mevzuat yok. Bakan Yardımcısının ima ettiği mevzuatta ise cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadeleri yer almıyor.