19 Mayıs 2024 Pazar

'Translara yönelik nefret saldırısının sorumlusu iktidardır'

Son dönemde translara yönelik artan nefret saldırılarına İzmir'de yapılan açıklamayla tepki gösterildi. İHD Şube binasında yapılan basın açıklamasında, translara yönelik saldırının sorumlusunun iktidarın transfobik söylemleri olduğu belirtildi.

İzmir 20 Kasım Platformu, TİP, HDK, ESP, Kızıl Okyanus LGBTİ+, son dönemde translara yönelik artan nefret söylemi ve saldırılara ilişkin ortak açıklama yaptı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Kızıl Okyanus LGBTİ+ aktivisti İsmail Temel, "Erkek egemen heteronormatif faşist iktidarın; nefret politikası sebebi ile pandemi döneminde süreklileşen LGBTİ+fobi, faşist iktidarın Boğaziçi direnişinde LGBTİ+'lara karşı yürüttüğü hedef alma ve hedef gösterme politikası sebebi ile her zamankinden daha fazla ve daha somut bir şekilde karşımıza çıkıyor. LGBTİ+ okul kulüplerini kapatan, LGBTİ+ öğrencileri tutuklayan, onur bayraklarına terörize bir anlam yüklemeye çalışan ve bayrakları yasaklamaya çalışan faşist iktidar, bugün bizi biraraya getiren nefret saldırılarının en büyük sorumlusudur ve en birincil failidir" dedi.

Son iki hafta içinde sadece trans kadınlara yönelik 3 nefret saldırısı gerçekleştiği ve valilerce 8 Mart alanlarına da LGBTİ+ onur bayraklarını sokmak yasaklandığını kaydeden Temel, "6 Mart günü 'Büyük Kadın Buluşması' mitingine katılmak isteyen trans kadınlara İstanbul Emniyeti 'siz kadın değilsiniz, katılamazsınız' diyerek saldırmış, eylem sonrası da taksi ile evlerine dönen trans kadınların önünü keserek, kamusal alanda trans kadınları işkence ederek gözaltına almıştır. Gözaltına alınan 3 trans kadından ikisine ev hapsi, birine denetimli serbestlik her birine de yurt dışına çıkma yasağı verilmiştir" diye konuştu.

Temel, "İstanbul Emniyetinin işkenceli gözaltı işlemlerini teşhir ediyor ve işkenceye karşı tüm kamuoyunu dayanışmaya çağırıyoruz. Ve ayrıca İstanbul Emniyetinin gerçekleştirdiği transfobik saldırıya mazaret olarak ürettiği transfobik ifadeleri nefret suçu işleyen faillerden çok iyi biliyoruz. En son örneği de; 2 Mart günü Trans Kadın Asel'e silah zoru ile cinsel saldırı da bulunan Harun S. adlı kişinin yaptığı savunma. Taciz faili Harun S. (kadın sandım, erkek çıktı' savunmasını yaptı ve serbest bırakıldı! İstanbul Emniyeti'nin bu transfobik ifadeleri katillerin kendini aklamak için yargı önünde kullandığı 'kadın sandım, erkek çıktı' söylemi ile aynıdır ve güç aldıkları noktada erkek egemen heteronormatif iktidardır. Tüm kamuoyunu erkek egemen iktidarın sorumlusu olduğu trans cinayetlerine, transfobiye ve polis işkencesine karşı transların yanında durmaya çağırıyoruz" diye belirtti.

İstanbul Emniyetinin gerçekleştirdiği bu transfobik saldırı sonrası, 9 Mart günü de 17 yaşında mülteci bir trans kadın olan Asya'ya, trans kadın olduğunu bilen Emre Bozkurt tarafından kezzap ile nefret saldırısı gerçekleştirildiğini söyleyen Temel, "Asya uğradığı nefret saldırısı sonucunda bir gözünün görme yetisini tamamen kaybederken, bir diğer gözünün de görme yetisini kısmen kaybetmiştir. Fail Emre Bozkurt ise gerçekleştirdiği nefret saldırısından günler sonra Kocaeli'de yakalanıp, 'kezzap atma sureti ile kasten yaralama'dan tutuklanmıştır" dedi. Emre Bozkurt'un nefret suçundan yargılanmasını isteyen Temel, "Kamuyonu, Emre Bozkurt'un nefret suçu kapsamında yargılanması için birlik olmaya ve Asya için adalet istemeye çağırıyoruz" dedi.

Temel konuşmasını şöyle sürdürdü: "Asya'nın uğradığı bu saldırıdan hemen sonra 12 Mart günü İzmir Bornova'da Miraş Güneş isimli bir trans kadının kendi evinde katledildiğini öğrendik. Bu cinayet sonrası 3 kişi gözaltına alındı. İzmir Kızıl Okyanus LGBTİ+ olarak, Miraş Güneş'i katleden failden veya faillerden hesap soruluncaya dek Miraş Güneş için adalet aramaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu Miraş Güneş'i katleden failin veya faillerin bulunması ve ceza alması için süreci takip etmeye, Miraş Güneş için adalet aramaya çağırıyoruz. Miraş, Asya, Asel ve işkence ile gözaltına alınan 3 trans kadın... Hiçbiri nefret saldırılarının ilki olmadı. Türkiye'de son 13 yılda 60'a yakın trans katledildi ve bunlar sadece kayıtlara geçmiş olan sayılar. Erkek egemen faşist iktidarın 2015 yılında Onur Yürüyüşü'ne yaptığı ilk saldırıdan sonra o zamanın inkâr politikası, bu saldırıdan sonra nefret politikasına dönüşmüştür ve bu politikaların sebebi olarakta nefret saldırıları artmış ve meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.

"Tüm kamuoyuna açık çağrımızdır: Her birimiz biliyoruzki bugün yargı erktir, erildir ve egemen olanların çıkarına göre işlemektedir. Bir gurup egemen azınlığın çıkarına göre işleyen yargı organı; ne kadın cinayetleri ne nefret suçları ne iş cinayetleri ne de toplu katliamlar için hiçbir zaman gerçek bir adalet sağlayamamıştır. Keza zaten eğer ki sağlayabilseydi bugün Hande Kader'i katleden katil veya katiller dışarıda serbestçe dolaşamıyacaktı. Türkiye'nin ilk eşcinsel namus cinayeti olarak kayıtlara geçen Ahmet Yıldız'ı 12 yıl önce katleden babası bulunabilecekti ve Ahmet Yıldızın hesabı sorulabilecekti. 400 günü aşkın bir süredir kayıp olarak aranan Gülistan Doku bulanabilecek ve Gülistan Doku'yu katleden Zainal Abarakov yargılanabilecekti.

"Yargı eğerki egemen olan azınlığın çıkarlarına göre işlemeseydi; bugün Ankara, Suruç ve Roboski gibi toplu katliamların sorumluları bulunabilir ve tüm sorumlulardan hesap sorulabilirdi. Yargı eğerki egemen olan azınlığın çıkarlarına göre işlemeseydi; Soma, Ermenek ve Davutpaşa gibi iş cinayetlerinin tüm sorumlularına hak ettikleri cezalar verilebilirdi. Ancak yargı bu düzen içinde hiçbir zaman ezilen, ötekileştirilen ve sömürülen insanların lehine işlemedi. Biliyoruzki adalette hiçbir zaman beklemekle gelmeyecektir. Emniyetinden asayişine, medyasından trollerine, kayyumlarından bakanlarına; bu düzen içinde egemen olup, birçok saldırının da işbirlikçisi ve sorumlusu olanlar ile ama bugün ama yarın hesaplaşacağız."