19 Mayıs 2024 Pazar

Serhat Rojavalı yazdı | Devrimci siper yoldaşlığı mayasını Kızıldere'den aldı

30 Mart 1972... THKP-C lideri Mahir Çayan ile THKO önder kadrolarının da yer aldığı 10 devrimci, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamını durdurmak hedefiyle Ünye'deki NATO üssünden üç teknisyeni kaçırmış ve Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü'nde üslenmişlerdi. İhbar sonucu bulundukları ev askerlerce sarıldı. Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp direnerek ölümsüzleştiler. Onlar, kendilerini kuşatmaya alan devlet güçlerinin "teslim ol" dayatmasına, "biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik" diyen feda bölüğü oldular.

Devrim mücadelemiz zorlu bir süreçten geçiyor. Politik İslamcı faşist iktidar, devrimci demokrat tüm mücadele dinamiklerine saldırıyor. Kadınlar, gençler, işçiler, LGBTİ+'lar, Kürtler, Aleviler, ötekileştirilen yok sayılan tüm kesimlere savaş açmış durumda. Faşist şeflik rejimi, iktidarının güvencesini, devrimci mücadele dinamiklerinin tasfiyesinde görüyor. İstiyor ki, Kürt ve Türk ezilenleri nefes almasın, karşı koymasın sadece ve sadece iktidarın politikalarına biat etsin.

İçinden geçilen faşist saldırganlık dönemi, devrim mücadelesinin yakıcı önemini bir kez daha kanıtlıyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da direnmeyene yaşam hakkı yok. Bu şartlarda devlet terörüne karşı ezilenlerin tek seçeneği; direnişi sürdürmek, faşizmi yıkmak, eşitlik, adalet ve özgürlüğü temel alan yeni bir yaşamı inşa etmek. Ya faşizme karşı direnecek, savaşacak ve bayrağını yükselttiğimiz birleşik mücadele kazanacak ya da faşist Erdoğan diktatörlüğünün tasfiye saldırısı daha da büyüyecek.

Yine bir Mart-Mayıs sürecindeyiz. Devrim mücadelesi, Mart'ın sokakları dolduran eylemli günlerinde enerjisini tazeleyerek, tarihi ve devraldığı mirasa dayanarak, iktidarın tüm baskı ve zoruna karşı kendi yolunu açarak ilerliyor. Faşizme biat etmeyen, saldırılar karşısında teslim olmayan birleşik mücadele güçleri, şanlı direnişlerle varlık hakkını kazanan devrimci kuşakların geleneğinden aldığı güçle yoluna devam ediyor.

Birleşik devrim mücadelesi, işte tam da böylesi dönemlerde anlamını bulur. Birleşik devrim mücadelesinin ateşini tutuşturan Denizler, Mahirler, İbrahimler, Mazlumlar, yürünecek yolu gösterdiler. Onlar, birleşik devrim mücadelesinin büyümesi uğruna ölümsüzleştiler. Devrim yolunun bedel kapılarından geçilerek büyütüldüğünün bilinciyle hareket ettiler. Yarattıkları direniş tarihi, bugünün mücadele dinamiklerine faşizmi yıkmak ve birleşik devrimin zaferi için birleşin, siper yoldaşlığını büyütün demektedir. Türkiye ve Kürdistan'ın devrimci güçleri, mücadele mirasını ve direniş çizgisini bu mayadan almaktadır.

30 Mart 1972, Türkiye-Kürdistan devrim tarihinde siper yoldaşlığının anlam kazandığı tarihlerin başında gelir. THKP-C lideri Mahir Çayan ile THKO önder kadrolarının da yer aldığı 10 devrimci, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamını durdurmak hedefiyle Ünye'deki NATO üssünden üç teknisyeni kaçırmış ve Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü'nde üslenmişlerdi. İhbar sonucu bulundukları ev askerlerce sarıldı. Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp direnerek ölümsüzleştiler. Onlar, kendilerini kuşatmaya alan devlet güçlerinin "teslim ol" dayatmasına, "biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik" diyen feda bölüğü oldular.

Faşist cunta rejimine direnen Türkiye-Kürdistan devrim güçlerinin tarihinde, devrimci siper yoldaşlığını güçlendiren pek çok örnek vardır. Birleşik devrim mücadelesi, Denizlerin 1971'de tutuşturduğu devrim ateşiyle harlandı, Mahirlerin siper yoldaşlığı ile kökleşti. İbrahimlerin düşman karşısındaki direnişi ile çelikleşti. Mazlumların ateşiyle ısındı. Baranların, Alişerlerin, Delallerin, Atakanların, Ulaşların, Nubarların eylemleriyle bayraklaştı. Bugünün devrimci mücadele güçlerine düşen, bırakılan bu bayrağı yükseklerde tutmayı başarmaktır. Birleşik mücadele ile kazanma umudunu tüm ezilenlere taşımaktır.

KIZILDERE'DE MAYALANAN SİPER YOLDAŞLIĞININ YOLUDUR
Birleşik devrimin bayrağını yükseltmek için 12 Mart 2016'da kuruluşunu ilan eden Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), faşist rejimin varlığına son vermek ve demokratik devrimin zaferi için mücadeleyi büyüttü. HBDH ortaya koyduğu mücadele pratiği ile kararlı bir devrim yürüyüşü inşa etti. Ezilen halklara güven verdi. Birleşik devrim güçleri, "Faşizmi yıkacağız özgürlüğü kazanacağız" sloganıyla süren devrimci seferberlik hamlesi kapsamında dağlarda ve şehirlerde gerilla/milis eylemlerini artırdı. Pek çok devrim kahramanı, direniş mirasını büyüterek aramızdan ayrıldı. Şimdi bu bayrağı daha yükseklere kaldırmanın zamanı.

Faşist şeflik rejimi, sarsılan iktidar gücünü toplayabilmek için saldırganlığın dozunu artırıyor. Bir yandan, demokratik siyaset alanlarını daraltmak, halkın örgütlü gücünü dağıtmak, siyasi parti ve kitle örgütlerinin kapısına kilit vurmayı amaçlıyor. Devrim güçlerinin iradesini kırmayı, teslim almayı ve toptan ezmeyi amaç edinen konsepti sürdürmek istiyor. Rojava devrim topraklarını işgal ederek Ortadoğu halklarının devrim yolunu kapatmayı, halkın özsavunma örgütlerini tasfiye etmeyi, gerilla güçlerine karşı imha politikasını kesintisiz sürdürmeyi hedefliyor.

Faşizme daha büyük darbeler vurmayı ve özgürlüğü kazanmayı hedefleyen birleşik mücadele güçleri, bu saldırı dalgasını ancak ve ancak birleşerek kırabilir. Demokratik siyasete yönelik saldırıları bu şekilde püskürtebilir. Bu yol, birleşik devrim yoludur. Bu yol, Kızıldere'de mayalanan devrimci siper yoldaşlığının yoludur.