Sarîn Amed yazdı | Kobanê direniş mevzilerinde komünist bir kadın
Bir kadın komünist olarak hem kendini dönüştürmeye hem de kadın özgürlük mücadelesine katkı sunmaya büyük bir istek ve coşkuyla yaklaştı. Erkek egemenliğine karşı kararlı duruşu, mücadeledeki ısrarı ve ideolojik berraklığıyla çevresindeki kadınlara da ilham veren bir figüre dönüştü.
Kürdistan'ın Stalingrad'ı olarak da tanımlanabilecek olan Kobanê direnişi, yüzlerce kadın ve erkek savaşçının, Bakur ve Rojava halklarımızın ve dünyanın dört bir yanından gelen enternasyonal devrimcilerin fedakarlığıyla hafızalara kazındı. Kürdistan'ın ve dünyanın dört bir yanından devrimciler, DAİŞ'in karanlığına karşı topraklarını savunmak için yüzlerini Kobanê'ye çevirdi.
Bu direnişi, savaşı diğerlerinden ayıran en belirgin özellik, kadınların sergilediği öncülük ve sarsılmaz iradeydi. Yüzlerce kadın savaşçı, büyük bir kararlılıkla "Gerekirse şehit de düşeriz" diyerek son nefeslerine kadar mücadele etti. Bu kadınlardan biri de, 12 Aralık 2014'te Kobanê savunması sırasında yaşamını yitiren MLKP komutanlarından Sibel Bulut (Sarya Özgür) idi.
HER SOKAK BİR BARİKATA, HER İNSAN BİR İRADEYE DÖNÜŞTÜ
Kobanê direnişi, yalnızca bir askeri savunma hattı değildi; aynı zamanda Rojava devriminin ve Ortadoğu'nun kaderini etkileyen tarihsel bir dönemeçti. 21. yüzyılın henüz başında, kadınların, halkların ve inançların ortak mücadelesi bu küçük sınır kentinde görünür hale geldi. Kobanê, fedai savaşçıların, Saryaların, Arînlerin, Zehraların kararlılığıyla özgürleşti. Bu direniş sayesinde bugün Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'de kadın devrimi fikri hayat buldu.
Rojava devrimi tüm gücüyle direnirken, YPG-YPJ, MLKP güçleri ve tüm enternasyonalist örgütler yalnızca bir kenti savunmuyor, aynı zamanda yeni bir yaşamın filizlenmesi mücadelesini de yükseltiyorlardı. "21. yüzyılın Stalingrad'ı" olarak anılan Kobanê'de, her sokak bir barikata, her insan bir iradeye dönüşmüştü. Kadın savaşçıların öncü duruşu, direnişin sembollerinden biri haline geldi. Arîn Mirkan'ın fedai çizgisi bu direnişin zirvelerindendi. Miştenur Tepesinde yükselen özgürlük bayrağı, sadece bir kentin değil bütün Ortadoğu'nun geleceğine dair güçlü bir mesajdı.
Bu büyük direnişin içinde, sosyalist yurtsever çizgide mücadele eden bir kadın militan olarak Sarya Özgür'ün yolu da Kobanê ile kesişti. Sarya, yalnızca bir savaşçı değil; halkların eşitliği, kadın özgürlüğü ve ortak yaşam fikrine inanan bir devrimciydi. Bu değerleri benimseyen bir kadın olarak, toprağını savunmayı görev saydı ve tereddütsüz mücadeleye dahil oldu.
Parti adıyla Sarya Özgür, ailesinin verdiği isimle Sibel Bulut, 1986'da Dersim'de Kürt ve Alevi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Toplumsal ve cinsel eşitsizliklerle, kimlik inkarıyla ve yoksulluğun tanıklığıyla büyüdü. Lise yıllarında siyasal bilinci belirginleşti; gençlik mücadelesiyle tanıştı ve kısa sürede örgütlü bir çizgide yürümeye karar verdi. Üniversite eğitimi için gittiği Van, onun için akademik bir durak değil, profesyonel devrimciliğe yönelişin başlangıcı oldu.
Bulunduğu çalışmaların bir adım ötesine geçip en başta kendisiyle ve daha sonra düşmanıyla daha büyük savaşım yürütebilmek için özgürleşmek ve özgürleştirmek için büyük bedellerle özgürleştirilmiş medya savunma alanlarına -özgür dağlara- geçer. Burada askeri ideolojik birçok eğitimden geçer. Özgür dağlarda mücadelenin içerisinde pişerken Rojava devrimi ilk filizlerini vermeye başlar. Sarya ülkesinin her karış toprağı için, halkının varlığı, dili için tüm benliği ile mücadelesini büyütmeye, savaşmaya hazırdır.
Sarya'nın sonraki yıllarda devrimci kişiliğini belirleyen temel özelliklerden biri, daha henüz gençlik yıllarında benimsediği sosyalist yurtsever çizgiydi. Bu çizgi, onun için yalnızca teorik bir yönelim değil, hayatının bütününe yayılan bir duruşa dönüşmüştü. Halkların eşitliği, kadınların özgürleşmesi ve yaşadığı toprakların özgür olması gerektiği fikri, Sarya'nın mücadelesinin merkezinde yer alıyordu. Kendisini bu ideallere adayan komünist bir Kürt kadın olarak, karşı karşıya kaldığı hiçbir zorlukta tereddüt göstermedi. Ona göre mücadele, doğduğu topraklara karşı bir sorumluluk, tarihsel bir borç ve kadınların zincirlerini kırması için kaçınılmaz bir yoldu. Bu nedenle, Rojava'ya geçtiğinde sadece bir savaşçı değil; ideolojisini pratiğe dönüştürmekte kararlı, özgürlüğü somutlaştırmak isteyen bir kadın olarak ön saflarda yer aldı. Onun için topraklarını savunmak bir tercih değil, benimsediği sosyalist yurtsever ideolojinin doğal bir sonucuydu.
Bir kadın komünist olarak hem kendini dönüştürmeye hem de kadın özgürlük mücadelesine katkı sunmaya büyük bir istek ve coşkuyla yaklaştı. Erkek egemenliğine karşı kararlı duruşu, mücadeledeki ısrarı ve ideolojik berraklığıyla çevresindeki kadınlara da ilham veren bir figüre dönüştü. Özgür dağlarda öncü bir kadın gerilla olarak önemli deneyimler kazandı; ardından Rojava devriminin savunmasında yer alarak savaşın birçok cephesinde sorumluluk aldı.
'ROJAVA'DAYIZ, GİTMİYORUZ… GEREKİRSE ŞEHİT DE DÜŞERİZ'
Rojava'ya geçtiğinde MLKP'nin kadın komutanlarından biri olarak cephelerde yerini aldı. Hesekê'den Til Hemis'e kadar birçok hatta görev üstlendi. Kobanê kuşatması başladığında tüm askeri birikimini, iradesini bu direnişin içine taşıdı. Kobanê'nin hemen hemen tüm cephelerinde aktif rol üstlendi. Ortadoğu'nun bu küçük kentinde tarih yazılırken, o da hem bir komutan hem bir kadın militan olarak önemli sorumluluk aldı.
Ve o gün, dünya Kobanê'ye kilitlenmişken Sarya sosyalist yurtsever çizginin bir temsilcisi olarak şu sözlerle seslendi: "Rojava'dayız, gitmiyoruz. Bu devrimi savunmak için gerekirse bedel de öderiz."
Bu sözler, onun mücadele çizgisini özetleyen bir duruştu. Fedakarlık, kararlılık ve inanç…
12 Aralık 2014 sabahı, Sarya Özgür mayın temizleme görevi sırasında yıldızlaştı. Bir komutan olarak başka bir savaşçıyı gönderebilecekken, sorumluluğu kendi omuzladı. Sözünü eylemiyle birleştiren bir kararlılıkla yürüdüğü yoldaki son eylemi, adımı oldu. Böylece MLKP'nin Rojava devrim savunmasındaki ilk kadın şehidi olarak tarihe geçti.
Sarya'nın doçka aracının üzerinden gülümseyen yüzü, zamanla Rojava'daki kadın mücadelesinin simgelerinden biri haline geldi. Kadınların özgürleşmesi, halkların eşitliği ve ortak bir yaşam ideali, Sarya'nın ardından yürüyenler için yol gösterici bir ışığa dönüştü.
Yoldaşlarının anlatımıyla Sarya, fedakar ve kararlı bir kadın savaşçıydı. Cins bilinci yüksek, kadın özgürlüğüne ve halkların eşitliğine derin bağlılık duyan bir insandı. YPJ savaşçıları onun cesareti, fedakarlığı ve ideallerini kendilerine örnek aldıklarını söylüyor. Bir yoldaşı şöyle anlatır: "Sarya bizim için çok özel bir arkadaştı. Fedakar, inançlı, kararlı bir savaşçıydı. Kadın özgürlüğü, iradeleşme ve halkların eşitliği onun için sadece bir inanç değil, bir yaşam biçimiydi. YPJ savaşçıları olarak Sarya'nın halkların bir arada eşit ve kardeşçe yaşaması idealini yaşatacağımızı söylüyoruz."
Sarya Özgür'ün hikayesi, Kürt bir kadın olarak, sosyalist yurtsever çizgiyi benimsemiş, özgürlük fikrini içselleştirmiş, kadın devrimi idealini kendi yaşamını ile birleştirmiş bir devrimcinin hikayesidir. Kobanê'de omuz omuza direnen farklı uluslardan, örgütlerden bir araya gelen savaşçılar, ev ev, sokak sokak verilen mücadelede büyük bir direniş örneği sergiledi. Bu ortak direniş ruhu, kenti zaferin eşiğine taşıdı. Sarya belki o gün kutlanan zafer halaylarına katılamayacaktı, fakat ardından yürüyenler özgürlük şarkılarını onun için de söylemeye devam ediyorlar. Bugün Rojava'da kadınların taşıdığı kararlılıkta, elde ettikleri kazanımlarda Sarya gibi tüm benliğiyle bu devrime emek veren şehitlerin bıraktığı iz hala hissediliyor.