'Nöro-çeşitli engellilere yönelik sağlamcı şiddetin karşısındayız'
DEM Parti'li Çelebi, Manisa'da otizmli bir öğrencinin şiddete uğraması ardından velilerin müdüre sahip çıkması ve şiddeti savunmasına ilişkin yaptığı açıklamada, engellilerin esas alındığı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Manisa'nın Turgutlu ilçesindeki bir okulun müdürü, otizmli öğrencileri merdivenden itti. Olayın basına yansıması ve kamuoyunda tepkilerin oluşmasının ardından veliler bir açıklama yaparak şiddet faili müdüre sahip çıktı, otizmli çocuğun diğer öğrencilere zorbalık yaptığı iddiasıyla şiddeti hak ettiğini söyledi. Veliler ayrıca, kaynaştırma modelinin otizmli çocuklar için uygun olmadığını öne sürerek, otizmli öğrencinin okuldan alınmasını istedi.
'GÖREVLİLER ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNE NASIL YAKLAŞMASI GEREKTİĞİNİ BİLMİYOR'
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Engelliler Komisyonu Eş Sözcüsü Hatice Betül Çelebi, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Başta okullar olmak üzere devletin birçok kurumunda yöneticiler liyakat esasına göre atanmadığından, engelli çocukların eğitimine nasıl yaklaşmaları gerektiğini, "problem davranışlar" ortaya çıkmadan önce hangi önleyici faaliyetleri yürütmeleri gerektiğini bilmediğini, bu konuda herhangi bir çaba da göstermediğini söyledi. Çelebi, "Manisa Turgutlu'daki şiddet olayı gibi haberler basına yansıdığında ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yalnızca toplum tepkisini yatıştırmak amacıyla göstermelik adımlar atmakta; bu cezalandırmalar kısa sürede etkisiz kalmakta, hatta kimi durumlarda 'ödül' niteliği taşımaktadır. Basına yansımayan benzer şiddet olaylarında MEB'in nasıl bir tutum izleyeceğine veya ne tür çözümler geliştirdiğine dair ise hiçbir somut adım görülmemektedir. Oysa MEB'in, engellilerin eğitimi ve denetimi konusunda, sadece özel gün ve haftalarda fotoğraf vermekten öteye giden ciddi sorumlulukları vardır. Özel eğitim uygulama okulları, özel eğitim sınıfları ve kaynaştırma sınıfları bulunan okullarda ciddi bir denetim eksikliği yaşanmaktadır. Ders saatlerinde öğrencilerin sınıfa neden alınmadığı ya da koridorlarda neden gezindiği gibi konular, en az şiddet olayları kadar önemli olmasına rağmen çoğunlukla göz ardı edilmektedir" dedi.
'OTİSTİK BİREYLERİ ESAS ALACAK TEDBİRLER ALINMALI'
MEB'in bu alanda öncelikli tedbirler alması, aileleri ve otistik bireyleri esas alarak bir politika geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Çelebi, "Güncel, insan onuruna uygun özel eğitim uygulamalarını hayata geçirmek için başta okul müdürleri olmak üzere tüm öğretmen ve personelin eğitim süreçlerinden geçirilmesi, okulların düzenli olarak denetlenmesi, ayrıca tipik gelişim gösteren öğrencilerin velilerine engelli hakları, eğitim hakkı ve birlikte yaşam kültürü konularında farkındalık eğitimleri verilmesi gerekmektedir. Bu eğitimler verilmediği için toplumda ayrımcılığın en açık biçimi olan sağlamcılık (ableism) ideolojisi, birçok idareci, öğretmen ve veli tarafından farklı biçimlerde sürdürülmektedir. Bu yaklaşım, engellilik alanındaki şiddeti meşrulaştırmakta ve yeniden üretmektedir. Olayın yaşandığı okul önünde basın açıklaması yapan kişilerin, bu tutumla aslında suç işlediklerinin farkında olmaları gerekir. Bu olay, MEB'in öğretmenlik uygulamaları, öğretmen yeterlilikleri, olumlu tutum ve sınıf atmosferi gibi konularda ciddi bir tartışma başlatmasını gerektirirken; bakanlığın bu açıklamaların adeta ortağı ya da hazırlayıcısı gibi davranması, sağlamcılığın MEB'in tüm birimlerine sirayet ettiğini göstermektedir" ifadelerini kullandı.
'SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'
Nitelikli eğitim verilmemesi ve kaynaştırma uygulamalarının içinin boşaltılması nedeniyle kaynaştırma ve bütünleştirme eğitim modellerinin haksız biçimde hedef haline getirildiğini ve otistik çocuklar başta olmak üzere birçok engelli öğrencinin dışlandığını söyleyen Çelebi, şöyle devam etti: "Oysa bilimsel araştırmalar, bu modellerin engelli öğrenciler için son derece faydalı olduğunu ortaya koymaktadır. Buna rağmen bazı veliler ve öğretmenler, 'kaynaştırma otizmli çocuklar için uygun değil' diyerek kendi konfor alanlarını korumaya çalışmakta ve sağlamcı düşünceleriyle bu kazanımları tehdit etmektedir. Oysa bu eğitim modelleri, dünya çapında başta kadınlar olmak üzere engelli ebeveynlerin mücadelesiyle elde edilmiş önemli kazanımlardır. Bizler otistiklerin eğitim hakkını savunmaya devam edeceğiz. DEM Parti Engelliler Komisyonu olarak, bu kazanımların korunması ve geliştirilmesi için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Yaşanan vahim olayın takipçisi olacağımızı, başta öğrencimize, ailesine, otistik arkadaşlarını olduğu gibi benimseyen sınıf arkadaşları ve öğretmenlerine geçmiş olsun dileklerimizi ilettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."