9 Ekim 2024 Çarşamba

İşçi direnişleri ve devrimci sosyalistlerin güncel ilişkisi

Devrimci sosyalistler; ezilenler arasında politik kitle ajitasyon çalışmasını emekçi semtlere, fabrikalara, işletmelere, okullara kadar genişletmeli, yeni direnişlerin örgütlenmesine öncülük etmeli, işçi komiteleri gibi değişik tipte örgüt ve biçim aracılığı ile direnişlerle aktif ve planlı ilişki kurmanın yol ve yöntemlerini bulmalıdır. Önümüzdeki dönem ücret artışlarına, grev ve sendika hakkı için işçileri, hayat pahalılığına ve yoksulluğa karşı emekçileri, kadınları, barınma, bilimsel eğitim için gençliği faşizme karşı özgürlük mücadelesi doğrultusunda birleştirmek, genel grev genel halk direnişi hattında buluşturmak temel görevlerden biri olmalıdır.

22 Ağustos'ta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın önüne giden biri "Açım, geçinemiyorum, kiramı ödeyemiyorum. Ne yapayım, kendimi mi öldüreyim" diye bağırdığı için ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alındı. Bu öfkeli haykırış ezilenlerin insanca yaşam çığlığıdır. Faşist AKP rejimine ve kapitalist sisteme duyulan isyanın sesidir.

2023 seçimleri sonrası yaşanan kur krizi, onun tetiklediği zamlar, hayat pahalılığı, enflasyonun tırmanışa geçmesi sonucu ezilenlerin alım gücü zayıfladı. Yaşam koşulları daha fazla kötüleşti. Ezilenler sofralarında yediklerinin azalmasına, faturalarını, kiralarını ödeyemez duruma gelmeye, kredi kartıyla yaşamak zorunda bırakılmalarına, ölüm dışında seçenek sunulmamasına karşı büyük bir öfke duyuyor.

Birkaç ay içerisinde milyonlarca emekçi daha fazla yoksullaşırken bir avuç patrondan oluşan burjuvazi daha da zenginleşti. Bu süreçte işçi ve emekçilerin payına ise krizin faturasını ödemek, yoksulluk ve sefalet düştü. Eğitim, sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçlar bile yoksullaşan halk için lüks haline geldi.
Faşist saray rejimi; patronların zenginliğine zenginlik katması için işçilere, emekçilere ve yoksullara her türlü emek sömürüsü ve kölelik politikasını uyguluyor. En küçük ekonomik hak talepli öfkeyi, direnişi, eylemi bile baskı ve zor yoluyla bastırıyor. Çalışma yaşamına dair çıkarılan tüm yasaları patronların lehine düzenliyor. İşten atmaları kolaylaştırıyor. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) zamanlarında açlık sınırının altında ücret dayatılıyor. Ücretler ve maaşlar enflasyon karşısında hiç durmadan eriyor. Kayıt dışı ve güvencesiz çalışma çoğalırken, sendikal örgütlenmenin önü kesiliyor. İşçi hakları gasp ediliyor. Grevler, direnişler yasaklanıyor.

2023 seçimleri sonrası gelen zamlar, hayat pahalılığı, enflasyon karşısında ücretlerin erimesi, beraberinde peş peşe işçi direnişleri getirdi. İşçi sınıfı bugünlerde İstanbul'dan Amed'e, Dersim'den Antep'e, İzmir'den Kocaeli'ne her yerde direnişte. Son bir aydır örgütlenen işçi direnişleri incelendiğinde; ücretlerin artırılması talebi dışında işten atılan işçilerin geri alınması, sosyal hakların verilmesi, mesai sürelerinin azaltılması, sendikal örgütlülüğün önündeki engel ve yasakların kaldırılması gibi talepler dile getiriliyor.

İstanbul'da İBB işçileri başta olmak üzere birçok ilçe belediyelerinde işçiler "Geçinemiyoruz" diyerek direnişe geçti. Ağaç A.Ş işçileri, diğer İBB işçileri ile eşit ücret ve yan haklar talebiyle başlattığı direnişin 8. gününde kazandı. DİSK BTO-SEN öncülüğünde başlatılan direnişe Ağaç A.Ş'de çalışan işçilerin çoğunluğunun direnişe katılması, İmamoğlu'nun sunduğu düşük ücreti kabul etmemeleri, her gün eylem alanına yürüyüş örgütlemeleri, direnişin diğer sendikalar ve devrimci örgütler-partiler tarafından sahiplenilmesi direnişin kazanımla sonuçlanmasını sağladı. Bu deneyim bile tek başına başta Kadıköy, Esenler, Esenyurt ve Başakşehir belediyelerinde direnişte olan işçiler olmak üzere hak gasplarına ve esnek-güvencesiz çalışma koşullarına karşı öfkeli olan işçi ve emekçilere hangi yolda yürünmesi gerektiğini bir kez daha gösterdi.

İstanbul'da Plasmek, Yapı Merkezi işçileri, Sputnik'teki gazeteciler, Antep'te Artemis ve Erkaplan Halı işçileri direniyor. Sağlık alanında iş bırakma eylemleri örgütleniyor. Eğitim emekçileri hakları için Ankara'da eylemlilikler örgütlüyor.
İşçi direnişlerine dayanışma pratiklerinin artması, direnişte olan işçilerin birbiriyle dayanışması, direniş sayısının her geçen gün yaz sıcağına rağmen artması önümüzdeki dönemde fiili grevlerin ve direnişlerin daha fazla artacağını gösteriyor. Kazanma bilinci ve arzusu oluşturuyor. Mücadele isteğini ve kararlığını artırıyor. Direne direne kazanma umudunu büyütüyor.

Devrimci sosyalistlerin; işçi direnişlerini analiz etmesine, direnişle kurdukları ilişkiye özeleştirel yaklaşmasına ve önümüzdeki döneme dair görevler çıkarmasına ihtiyaç var.  Birçok kentteki işçi direnişleri ya sosyal medyada takip ediliyor ya da direnişleri ziyaret eden dayanışmacı bir pratikle sınırla kalınıyor. Eylemi sahiplenen, mücadeleyi büyüten ve değişik alanlara yayma amacı ile hareket eden politik bir çalışma tarzı uzun zamandır örgütlenemiyor.

Önümüzdeki dönemde ancak işçi sınıfının estirdiği rüzgarın semtlere, diğer işçi direnişlerine, atölyelere, okullara, işletmelere yaygın ve etkin bir şekilde götürülmesi durumunda faşizme karşı mücadele büyütülebilir. İşçi direnişlerini sahiplenme, devrimci sosyalistlerin, parti örgütlerinin, devrimci kurumların ilişkilenmesi, kendi özgünlüğüne göre planlama yapması gereken bir gündemdir. Her gün bir yenisi örgütlenen bu direniş yangınlarını birleştirmek ve daha büyük toplumsal mücadelelerin kaldıracı yapmak ise tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar güncel bir görevdir de aynı zamanda.

Son dönemlerde örgütlenen birçok işçi direnişi, sınıf sendikacılığını savunan sendikaların öncülüğünde örgütlendi. Bundan dolayı direnişlerde sendikalaşma bilincinin öne çıkmasının yanında sınıf sendikacılığı mücadelesi yürüten sendikalara güvenin arttığı da görülüyor. Özellikle işçi sınıfının haklarını korumayan, direnişlerde yanında olmayan sarı sendika ve konfederasyonlara yönelik büyüyen bir öfke ve bilinç de var. 2022 yılından bu yana işçi sınıfı, üye olduğu sendikaların pratiklerini sorgulamaya başladı. Örgütlediği fiili grev ve işgallerle bağlı olduğu sendikaları, patrondan değil kendisinden yana tutum almaya zorladı. Devrimci sosyalistlerin ve örgütlerin direnişlerde dayanışmacı değil direnişin parçası olarak konumlanması; aynı zamanda sınıf işbirlikçisi sendikalara karşı işçilerin yanında olmak ve sarı sendikalardan kopuşun örgütlenmesinde de sınıfa güç taşıma anlamına gelecektir.

Direnişlerde kadın işçilerin önemli bir nicelik oluşturduğu, eylemlerin en önünde yer aldığı görülüyor. Kadın işçilerin ezilen cins olmaktan kaynaklanan sorunlarının dile getirilmesi, toplumsal cinsiyet rollerine dayalı eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik taleplerinin yükseltilmesi önemlidir. İşçi ve emekçi kadınlar hem erkek egemenliğinin kadın düşmanı politikalarına hem de kapitalizmin kadın emeğini-bedenini sömüren saldırılarına karşı direniyor.

Kadınların öfkesinin erkek egemen kapitalist düzenin kendisine yönlendirilmesi ve sınıfsal kurtuluşu ile cins eksenli özgürlüğünün kadın devrimi perspektifinde olduğunun geniş işçi ve emekçi kadınlara ulaştırılması için bu direnişler en dinamik yollardır.

Birçok kentte işçi direnişi olmasına rağmen herhangi bir yerde politik ajitasyon çalışmasının örgütlenememesi; devrimci sosyalistlerin işçi sınıfı içerisindeki örgütlülük düzeyinin zayıflığını gösteren bir veri olarak kabul edilmelidir. Devrimci sosyalistler; ezilenler arasında politik kitle ajitasyon çalışmasını emekçi semtlere, fabrikalara, işletmelere, okullara kadar genişletmeli, yeni direnişlerin örgütlenmesine öncülük etmeli, işçi komiteleri gibi değişik tipte örgüt ve biçim aracılığı ile direnişlerle aktif ve planlı ilişki kurmanın yol ve yöntemlerini bulmalıdır. Önümüzdeki dönem ücret artışlarına, grev ve sendika hakkı için işçileri, hayat pahalılığına ve yoksulluğa karşı emekçileri, kadınları, barınma, bilimsel eğitim için gençliği faşizme karşı özgürlük mücadelesi doğrultusunda birleştirmek, genel grev genel halk direnişi hattında buluşturmak temel görevlerden biri olmalıdır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 24 Ağustos tarihli 130. sayılı başyazısı.