20 Mayıs 2024 Pazartesi

İnşaat Mühendisleri: Deprem gerçekleri ortada iken imar affı yapılamaz

İnşaat Mühendisleri Odası, Meclis gündemine getirilen imar affı yasa tasarısına tepki gösterdi, "6 Şubat depremlerinin gerçekleri ortadayken yeni bir imar affı söz konusu bile olamaz" dedi.

Maraş merkezli 6 Şubat depreminde binlerce insanın yaşamını yitirmesine yol açan nedenlerden biri olan imar affı bir kez daha gündeme geldi. AKP-MHP iktidarı yeni bir imar affı düzenlemesini Meclis gündemine getirdi.

Düzenlemeyle ilgili açıklama yapan İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 15 Nisan 2024 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan İmar Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 2023 yılı genel seçimleri öncesinde çıkarılması düşünülen, ancak 6 Şubat depremi nedeniyle rafa kaldırılan yeni bir imar affı olduğuna dikkat çekti.

Kanun teklifinin çıkarılan diğer imar aflarından farkı olmadığını vurgulayan İnşaat Mühendisleri Odası, "Geçmiş af uygulamalarında olduğu gibi yine ruhsatsız ve ruhsat eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmaya çalışıldığı, mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ile diğer hususların yapı sahibinin beyanı doğrultusunda belirleneceğine ilişkin tüm kriterler aynen kalmak suretiyle, yapının afet risklerine karşı dayanıklı olup olmadığının tespiti için bir rapor isteneceği hususu eklenerek yeniden düzenlendiği görülmektedir" dedi.

3194 sayılı İmar Kanunu'na 2018 yılında eklenen Geçici 16. maddesinin istinaden alınan Yapı Kayıt Belgesi ile; ruhsatsız yapı ruhsatlı ve iskanlı yapı gibi yasal hale getirildiğini hatırlatan İnşaat Mühendisleri Odası, Türk Ceza Kanunu'na istinaden imar kirliliğine neden olma suçundan ceza verilmesinin ortadan kaldırıldığını, yapı kullanma izin belgesi niteliğinde yapının kullanım hakkı verildiğini, bu hak ile kat mülkiyeti tesisi ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı için gerekli şart sağlandığını, gecekondu sahiplerine, hazine ve belediye arazilerini doğrudan satın alma hakkı tanındığını kaydetti.

Kontrolsüz ve plansız kentleşme ile sık sık çıkarılan imar aflarının, yapı üretim sürecinde mühendislik hizmetlerini etkisizleştirildiğine işaret eden İnşaat Mühendisleri Odası, bu durumun son 20 yılda yaşanan orta ve büyük ölçekli depremlerde olması gerekenin çok üstünde yıkıcı sonuçlar doğurduğuna dikkat çekti.

Halkın büyük çoğunluğunun deprem ve diğer afetlere dirençli olmayan yapılarda barındığı vurgulanan açıklamada, "Üstelik hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak bir yapının yahut sonradan yapılan büyütmelerle ya da kat ilaveleriyle kaçak duruma düşmüş bir yapının afet risklerine karşı nasıl olup da dayanıklı olabileceği konusu mühendislik bilimi bakımından izaha muhtaçtır. Bu türden bir beklenti yaratmak kamuoyu açısından olsa olsa bir algı operasyonudur, bir manipülasyondur" denildi.

Bakanlığa defaatle başvuru yaparak 6 Şubat'ta hasar gören kaç yapının 18 Mayıs 2018 tarihinde "İmar Barışı"ndan yararlandığını, Yapı Kayıt Belgesi alan yapı sahiplerinin İmar Kanunu'na ve deprem mevzuatına uygun hale getirilmek üzere ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığını sorduklarını ancak yanıt alamadıklarını kaydeden İnşaat Mühendisleri Odası, Meclis gündemine getirilen yasa tasarısıyla imar affından yararlanan binalara yapı kayıt belgesi verilmesi dışında herhangi bir işlem yapılmadığının zımnen kabul edildiğine işaret etti.

Son çıkarılan imar affında idarenin yapı güvenliğini mülk sahibine bırakarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı belirtilen açıklamada, "Oysa devlet yurttaşlarının anayasal hakkı olan 'güvenli ve sağlıklı bir konutta oturma, sağlıklı bir çevrede yaşama' hakkını tüm kurum ve kuruluşları kanalıyla sağlamak zorundadır ve devredemez" hatırlatmasında bulundu.

24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ merkezli depremde hasar gören Malatya'daki binaların bir yıl içinde güçlendirilmesi gerekirken yapılmadığını ve üç yıl sonra 6 Şubat depremine hasarlı şekilde yakalandığını anımsatan İnşaat Mühendisleri Odası'nın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için 6 Şubat depremlerinde orta ya da hafif hasar alan yapıların bir an önce güçlendirilerek depreme dirençli hale getirilmesi ya da yıkılması gerekmektedir. Ayrıca güvenli yapılaşmaya ilişkin bir düzenleme yapılacaksa İmar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu gibi ilgili tüm mevzuatın değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir.
"Açıkladığımız nedenlerle gerek ülke genelindeki yapı stokumuz bakımından gerekse deprem yaşanan kentlerimizdeki hasarlı yapılar bakımından ülkemizin öncelikli gündemi imar affı değil deprem güvenliği yeterli olmayan yapıların tespit edilip bir an önce onarım, güçlendirme ya da yıkıp yeniden yapma seçeneklerinden biri kullanılarak depreme karşı dirençli hale getirilmesi olmalıdır.
"Ortalama iki yılda bir yıkıcı depremlerin yaşandığı ülkemizde bırakın imar aflarını kanunlaştırmayı, telaffuz etmek bile en hafif tabiriyle akıl tutulması ve vicdansızlıktır. Mesnetsiz popülist politikalar ve bir kısım çevrelerin çıkarları uğruna halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atan, yok sayan, akıldan ve bilimden uzak bu tür anlayışlara karşı İnşaat Mühendisleri Odası bilimi, yaşam hakkını, güvenli yapılaşmayı savunmaya devam edecektir."