19 Mayıs 2024 Pazar

Erdoğan'ın 'ekonomik reform paketi'nde ne reform ne de iş-aş var

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde, 'Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın 'reform' diye sunduğu ekonomik paketinden, işçi ve emekçilere yönelik saldırıların devam edeceği görülüyor.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı "Ekonomi Reform Paketi"nden, alışıldığı üzere, herhangi bir 'reform' çıkmadı. İşçi sınıfına yönelik saldırılar aynı şekilde ancak yeniden paketlenmiş biçimiyle sürecek.

Konuşmasına Türkiye kapitalizminin mevcut durumunu överek başlayan Erdoğan, "Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran iki ülkeden biri olduk" dese de, Türk sermayedarlarının karını ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği şeklindeki esnek ve güvencesiz çalışma uygulamaları ve Kod 29 gibi işçi düşmanı düzenlemeler sayesinde elde ettiğinden bahsetmedi.

"Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışarak hedeflerimize mutlaka ulaşacağız" diyen Erdoğan'ın açıkladığı paket, bu zamana kadar kullanılan ezberlerin bir tekrarı olmaktan öteye geçemedi.

Uluslararası tekellerin bir taşeronu olmaktan öte bir vazifesi ve gerçeği olmayan Türkiye kapitalizmini "yerli ve milli ekonomi" haline getirme hayalini bir kez daha satmaya çalışan Erdoğan, bunun için 'ithal girdi' kullanımını azaltacak önlemler alacaklarını söyledi. Bu zamana kadar söylenenlerden herhangi bir farkı olmayan Erdoğan'ın önlemler diye tanımladığı paketinden yine sermayedarlarla destek çıktı. Erdoğan, sermayedarlara yeni kredi imkanları, merkezi takip olanakları sunacaklarını açıkladı. 

"Üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümemizi artıracağız" diyen Erdoğan, "yerli ve milli" ekonomi inşasının işçi sınıfı için daha fazla işsizlik anlamına geleceğinin "müjdesini" verdi.

Zaten iç sermaye birikimlerinin yetersiz olması ve ithalat bağımlılığı sebebiyle dış borca bağımlı hale gelen bir ekonomide artık iç borçlanmanın tercih edileceğinin söylenmesi dinleyenleri güldürdü.

Güçlü bir kamu maliyesi yapısının oluşturulacağı ilan edilen ve harcama disiplininde yeni politikaların hayata geçirileceğinin vurgulandığı programda, kısılacak harcamaların 5'li müteahhit çetesine akıtılan kaynaklar değil, personel giderleri olacağı söylendi. Hem merkezi yönetimde, hem de yerel idarelerde sağlanacak tasarrufun işçi ve emekçilerden kısılacaklarla sağlanacağı anlaşılmış oldu.

Vergide kayıp kaçağın azaltılması için dijital sisteme geçeceklerini söyleyen Erdoğan, sermayedarlara tahakkuk eden vergileri bir kriz önlemi olarak zaten kendilerinin toplamadığı, Sabancı, Cengiz Holding gibi gibi büyük sermayedarların vergi borçlarını bizzat kendisinin affettiği, kayıp-kaçağın tek sorumlusunun kendi iktidarı olduğu gerçeğinin üzerini örtmeye çalıştı.

Erdoğan'ın ekonomi paketinde "heyecan yaratıyormuş gibi görünen" tek madde basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi ve tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnafın gelir vergisinden muaf tutulacağının açıklanması oldu. Ancak salgında dükkanlarını açamayan, dolayısıyla bir geliri olmayan esnafın gelir vergisi ödemeyecek olmasının nasıl bir reform olduğu anlaşılamadı.

18 yaş altındaki çocukların da bireysel emeklilik sistemine dahil edileceğinin açıklanması, sosyal devletten kalan belki de son kırıntı olan emeklilik hakkının mali sermayeye peşkeş çekilmesi sürecinde bir adım daha atılacağının ilanı oldu.

Ücretler çakılmış, işçi sınıfının üçte biri işsiz kalmışken ve yoksulluktan intihar edenler gün be gün artıyorken sermayedarların karlarını korumaya yönelik açıklanan, ancak bu anlamda dahi bir reform içermeyen Erdoğan'ın 'Ekonomik Reform Programı', dostlara yönelik bir alışveriş denemesi olmaktan öteye geçemedi.