29 Mart 2024 Cuma

Deniz Poyraz davası: Katile konfor alanı sunanların yargılanmasını istiyoruz

Deniz Poyraz'ın katledilmesinin ardından ailesinin nefret kusabilecekken, boyun eğmediğini dik durduğunu kaydeden Avukat Uçar, faşist Gencer'in nasıl korunduğunu bir kez daha hatırlattı. Av. Uçar, "Katil katliamı tek başına gerçekleştirdiğini söylüyor ama ona kapıları açanları, konfor sunanların tespit edilip yargı önünde hesap sorulmasını istiyoruz" dedi. 

HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik 17 Haziran'da gerçekleşen saldırıda Deniz Poyraz'ı katleden faşist Onur Gencer'in yargılandığı davanın ikinci duruşması İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Sabah 9'da başlaması gereken duruşma 3 saat gecikmeli olarak başladı. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi salonun küçük olması nedeniyle mahkeme heyetiyle yapılan müzakere sonucunda salona 100 kişi alınması kararlaştırıldı.

Duruşmaya Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz, babası Abdullillah Poyraz ve kardeşleri,  HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, SYKP Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, HDP milletvekilleri, MYK, PM ve Kadın Koordinasyonu üyeleri, Yeşil Sol Parti Eş Genel Başkanları Ayşe Erdem ve İbrahim Akın, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kadın ve LGBTİ+ örgütleri, çok sayıda siyasi kurum ve İzmir demokrasi güçleri temsilcileri salonda yerini aldı. 

Hukuk örgütleri Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi İçin Hukukçular üyesi avukatlar ile Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Diyarbakır, Mardin, Muş, İzmir baro başkanları, İstanbul, Bursa, Trabzon, Şırnak ve Yalova Yönetim Kurulu üyeleri duruşmaya katıldı.

'POYRAZ AİLESİ BOYUN EĞMEDİ'
Davaya katılma talebinde bulunan çok sayıda kurum ve baro temsilcisinin ardından söz alan Poyraz ailesinin avukatlarından Gurbet Uçar söz aldı. Anne Fehime Poyraz'ın "Ben kızıma Deniz Gezmiş'in ismini koydum" dediğini hatırlatan Uçar,  "Baba Abdulillah Poyraz'da 'Benim kızım bu halkın evladıdır' diyordu. Öfke kusabilirlerdi. Ama etrafındakilerini sakinleştiriyorlardı. Poyraz ailesi 1990'lı yıllarda köyleri yakıldı, baba koruculuk dayatması ile karşı karşıya kaldı. Bu baskı ve zulme boyun eğmediler. İzmir'e göç etmek zorunda kaldılar. İzmir'e gelen aile yaşam mücadelesi verdiler" diyerek, ailenin yaşam öyküsünü anlattı.

Katliam gününe dair de konuşan Uçar, "Sosyal medya hesabını açtığınızda uzun namlulu silahlarla, ırkçı söylemler, Kürt düşmanlığı içeren paylaşımlar yaptığını görebilirsiniz. Emniyet birçok dosyada örgütsel faaliyetten bahsediyorsa istihbari bilgi der klasör oluşturur ve bu ceza almanız için yeterlidir. Gün gün katliamın haberini veren bu şahıs hakkında istihbari bilgi edinemiyorsa mümkün değil. HDP İzmir İl binasına çay içmeye gitseniz, kafanızdan bir eylem düşünseniz, polisler hemen kapınızı çalar. O kadar yakın yani. Siviller var. Emniyet çemberi içerisinde Deniz Poyraz'ı işkence ederek katletmiş. Kafasında ölümcül yara açmış. Eziyet etmiş, öfkesi o kadar dinmemiş ki sağa sola ateş etmiş, Deniz'in fotoğrafını çekmiş. 'Katliamı yaptım, görevi tamamladım' diyor. Girerken ne kadar kendinden eminse çıkarken de o kadar emin çıkıyor. Kendisini alan emniyet görevlileri 'ismin ne abicim' dediler. Bu ülkedeki emniyet görevlilerin işkence ederek, gözaltına aldığını iyi biliyoruz" dedi.

'EMNİYETTE KONFOR SAĞLAMIŞLAR'
Faşist Gencer'in gözaltına alınma biçiminin dahi yargılamadaki cezasızlık politikasının bir göstergesi olduğunun altını çizen Av. Uçar, şöyle devam etti: "Dosyada görüntüleri var. Makam odasında oturtulmuş. Fotoğraflarını çekmişler. Konfor sağladılar. Büyük bir konfor sağlandı kendisine. Bu konforun cezaevinde devam edip etmediğini bilmiyoruz. Emniyette kalma süreci 24 saat hiçbir delil toplanmadan cezaevine gönderildi. Emniyet ifadesinde hedefinin kimler olduğunu söylüyor. Hedefinin HDP'liler olduğunu söylüyor. Bu ülkenin iktidarı gece gündüz HDP ile ilgili asılsız iddialarda bulundu, toplumun sinir uçları ile oynadı. Toplumun bu kesimi bu tür katliamları kendisine görev bildi. Siyasi iktidarın söyledikleri talimat olarak algılandı, bunu bile isteye yaptılar. Bizim beyanlarımız amacını aştı diyemezler tam tersine bunun için beyanda bulundular. Her beyanlarının ardından parti binalarına saldırı oldu, mevsimlik tarım işçileri darp edildi, Kürtçe konuştuğu için insanlara saldırılar düzenlendi. Katliamı gerçekleştirenler bu talimatları yerine getirdiğini düşündü. HDP resmi ya da gayriresmi hiçbir açıklamasında şiddetten bahsetmez o yüzden hedeftir. Tek istekleri bu ülkede barışın inşası ve buna engel olunuyor.

Katil emniyet ifadesinde HDP il binaları önündeki anne babaların eylemlerinden etkilendiğini söylüyor. HDP il binaları önündeki eylemler 2019 yılında başladı. OHAL sürecinde HDP önünde nöbet eylemleri gerçekleşti ve bu devlet desteği ile gerçekleşti. Katilin emniyetteki beyanı da iktidar yönlendirmesidir. Anayasanın 17'nci maddesinde yaşam hakkından bahsedilir. Devletin bireylerin yaşam haklarını koruma yükümlülüğü vardır. Öldürmeme ve koruma yükümlülüğü vardır. Koruma yükümlülüğünün açıkça yerine getirilmediğini görüyoruz. Herhangi bir HDP'linin benzer bir tehlike ile karşı karşıya kaldığı aşikar. Devlet yetkilileri buna müdahil etmeyip bu katliam gerçekleştirilsin istediler. Etkili bir soruşturma yapılmadı. Katil katliamı tek başına gerçekleştirdiğini söylüyor ama ona kapıları açanları, konfor sunanların tespit edilip yargı önünde hesap sorulmasını istiyoruz."

KEMALBAY: BU KATİLİN ARKASINDAKİ GÜÇLERLE YÜZLEŞMELİYİZ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Serpil Kemalbay, "Bu davaya katılmak istiyoruz. Sadece o kahvaltı masasında Deniz'le birlikte olma ihtimalimizden dolayı değil. Aynı zamanda demokratik siyaset yapan bir milletvekiliyim. HDP bileşenlerinden SODAP temsilcisiyim ve bu katliamın ilk olmadığını hatırlatmak istiyorum. Mustafa Suphilerden Vartinis Katliamından Kemal Kurkut'tan Mustafa Suphiler sınıfsız bir dünya için mücadele ediyorlardı. Ötekileştirme egemenlerin bir yöntemi olarak kullanılıyor. Önce komünistler öldürülüyordu, sonra Kürtler mücadele etmeye başlayınca Kürtler öldürüldü. Bugün kim hakkını savunsa tehdit altındadır. Bütün faillerin profili aynı, emniyetle, siyasetçilerle kurduğu ilişki aynıdır. Bu katilin arkasındaki güçlerle yüzleşmeliyiz. Bizi öldürmek istemelerinin nedeni eşit, özgür, barış içinde mücadele etmemizdir" dedi. 

ÇEPNİ: KATLİAM SİYASETİ YÜRÜTÜLDÜĞÜNÜ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepin ise "Burada vereceğiniz karar bu katliamın bireysel mi organize mi olup olmadığına dair bir karar olacak. Bu katliam alçak korkak bir katilin işlediği cinayet mi organize bir katliam mı olduğunu ortaya çıkarmamız gerekir. Benim İzmir vekili olarak dahil olmak gerekir ama yüzlerce başka neden sayabilirim. Deniz Poyraz benim yoldaşım, kardeşimdi. Dünyanın en güzel insanını bir alçak katletti. Bu katliamın organize olduğu delillerle ortaya konuldu ama iddianame gerçeği karartmak üzerine inşa edildi. Bir katliam siyaseti yürütüldüğünü katilin gözünün içine bakarak ortaya çıkaracağız" ifadelerini kullandı.

AİLENİN KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ
Deniz Poyraz ailesi ve Mithat Sancar, İzmir İl Örgütü il başkanlığı temsilcileri ve avukatların katılma talepleri kabul edildi. Katılma isteminde olan diğer gerçek ve tüzel kişiler dava konusu suçtan doğrudan zarar görmedikleri nedeniyle katılma isteklerinin reddine karar verildi.

1 saat ara verildi.