2 Mayıs 2024 Perşembe

Deniz Boran yazdı | Rusya Ukrayna'yı işgal eder mi?

Kuşku yok ki çelişkilerin keskinleşmesi Doğu Ukrayna krizinin "askeri çözümü" ve 2014'deki iç savaş koşullarına dönüş riskini had safhaya çıkarmıştır. Fakat NATO'nun desteğiyle özerk bölgelere bir saldırı veya Ukrayna'nın NATO üyeliği konusunda yeni adımlar atılmadıkça Rusya doğrudan Ukrayna bütününü kapsayan bir askeri müdahaleyi gerçekleştirmemeyi ve Minsk Mutabakatı'nın uygulanması koşullarını yeniden yaratmayı tercih edecektir. Kalıcı olmamasına karşın Minsk Mutabakatı etrafında "siyasi çözüm" arayışı şu an diplomatik faaliyetlerin merkezinde duruyor ve emperyalistler arası Ukrayna/Doğu Avrupa'nın paylaşılması savaşını "erteleyecek" bir unsur olarak işlev görüyor.

ABD istihbaratının müttefik ülkelerine "Rusya Ukrayna'yı işgal etmeye hazırlanıyor" bilgisini iletmesiyle tansiyon yeniden yükseldi.

Son üç gün içerisinde neler oldu?

Batılı müttefikler bir dijital toplantı düzenleyerek durumu "çok, çok acil" nitelendirdi. Bir dönemdir ABD'den daha ılımlı bir siyaset izleyen AB ülkelerini de dahil ederek onları "yükselen tansiyon" koşullarında ABD'nin siyasi ve askeri manevralarına ayak uydurmaya çağırırken, ABD'nin "Rusya Ukrayna işgaline hazırlanıyor" tespiti ortaklaştırıldı.

ABD, NATO bileşeni Ukrayna'nın komşu ülkesi Polonya'ya 3 bin asker gönderdi. Aynı zamanda sekiz F-16 savaş uçağını Romanya'daki Borcea üssünde konuşlandırdı. Hava kuvvetlerinin yanı sıra bin ABD askeri Romanya'nın kara ve panzer kuvvetlerini eğitmek ve desteklemek üzere konumlandırıldı. İspanya ise Bulgaristan'a dört Eurofighter tipinden uçak gönderdi.

Süreç boyunca Rus hükümeti ise ABD'nin "yalan haber"ler yayarak kendi agresif davranışlarının üstünü örtmek istediğini belirtti. Putin, ABD Başkanı Biden ile görüşmeyi önermiş, daha sonra da Fransa Başkanı Macron ile görüşmüştü.

Rusya'nın sınırdaki mobilizasyonunu öne sürerek ABD'nin bir "çekirdek grup" dışındaki diplomatlarını geri çekmesinin ardından Rusya'da olası provokasyonların önüne geçmek üzere elçilik ve konsolosluk çalışanlarının dışındaki diplomatlarını Ukrayna'dan çekti.

Kiev ise olası bir savaşın ülke bakımından yıkıcılığı nedeniyle ABD'ye "temkinli olma" çağrısı yapıyor. Cumartesi günü yapılan basın toplantısında Başkan Zelensky işgale dönük bir soruya "Eğer sizin veya herhangi birinin 16 Şubat'ta gerçekleştirilecek bir işgale dair ek bilgileri varsa, bize iletmenizi rica ediyoruz" diyerek ABD'nin "histerisi"ni teşhir etti. NATO müttefiki Kiev hükümeti başkanı, Batı yanlısı medya kuruluşlarına kaos ve panik yaratacak haberlerden kaçınma çağrısı yaptı: "Ülkemizdeki panik düşmanımızın en iyi dostudur."

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ABD'li mevkidaşı Blinken ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından ABD'nin "savaş histerisi" yaratmak üzere "propaganda kampanyası" yürüttüğü ve "provokatif amaçlar" güttüğünün altını çizdi. Lavrov'a göre, "Kiev, Minsk Mutabakatı'nın sabotaja uğratılarak Donbass sorununun zararlı bir askeri çözümünde cesaretlendirilmek" isteniyor.

Almanya ise gelişmelere bağlı olarak vatandaşlarına "ülkeden acilen çıkma" çağrısı yaptı.

Doğu Avrupa'daki tansiyon yükselirken Rusya, Ukrayna'dan uzak bir bölgede, Pasifik'te Urup adasının yakınlarında ABD'li bir nükleer denizaltı gemisinin "bulunduğu", "gerekli uygulamalar"ın ardından geminin hızlıca Rus deniz sınırlarından çıktığı haberini yaydı.

Sonunda Biden-Putin görüşmesi gerçekleşti. İki taraf da diplomatik çözüme açık fakat "her şeye de hazır olduklarını" belirtti. ABD, Rusya'yı tehdit ederken Rusya, ABD'nin önerilerinin kendilerinin temel kaygılarını dikkate almadığının altını çizdi, Minsk Mutabakatı'na uygun davranılmadığını söyledi. "İşgal suçlaması"yla ilgili Putin "olası işgal haberlerinin absürt bir seviye"ye ulaştığını söylemekle yetindi.

'SİYASİ ÇÖZÜM'
Kaba haliyle özetlersek; Sovyetlerin çöküşüyle "eski sınırları" devralan Ukrayna'da Ruslar bir ulusal azınlık olarak yaşamaya devam etti. Uzun yıllar boyunca Minsk hükümeti "dengeli bir siyaset" izledi, Rusya'yla ilişkilerini "dengeli" tuttu.

NATO'nun Rusya-Çin'i kuşatma ve AB'nin Doğu Avrupa'daki etkisini geliştirme jeopolitiği Ukrayna'yı büyük bir mali ekonomik sömürge olarak ilgi merkezine oturttu. Doğu Avrupa'daki hegemonya dalaşı Ukrayna'da yoğunlaştı. Yanukoviç'in Rusya yanlısı tavırlarıyla birlikte Maydan protestoları patlak verdi, AB'nin doğrudan müdahalesiyle Neo-Nazi faşistlerin ortak edildiği bir ırkçı rejim konsolide edildi.

Rusların yoğun yaşadığı Doğu Ukrayna'da "Anti-Maydan"cı milisler özerkliklerini ilan edip "halk cumhuriyetleri" kurdular. Odessa ve Mariupol'da ırkçı Ukrayna rejimi ayaklanmayı katliamlarla bastırırken, Donetsk ve Luhansk'da yönetim milislerde kaldı. Kırım ise fiilen işgal yoluyla Rusya Federasyonu'na bağlandı.

Trump ABD'sinin AB ile "mesafeli ilişkisi" ve konjonktür AB'yi "siyasi çözüm"de inisiyatif almasının koşullarını oluşturdu, Almanya ve Fransa'nın Rusya'yla diplomasisi sonucu Ukrayna krizinin "siyasi çözümü" için önce ateşkes ilan edildi, sonra Minsk Mutabakatı'na varıldı.

Normandi formatında (Fransa, Almanya, Rusya, Ukrayna) gerçekleşen görüşmeler ve akabinde varılan mutabakata göre "siyasi çözüm" kapsamında dış güçlerin askeri varlığı sonlandırılarak özerk bölgelerin statüsü anayasa tarafından güvenceye alınacaktı.

NATO'nun Ukrayna üyeliğinin gündemleştirilmesi ve Doğu Ukrayna'daki faaliyetleri*, daha genelde de "doğuya doğru genişleme" ve Rusya'yı kuşatmayı kapsayan yeni stratejik doktrini, Kiev hükümetinin bu doğrultuda konumlanması ve bunun karşısında Rusya'nın özerk bölgeyi ve sınırını askeri olarak güçlendirmesi, siyasi, iktisadi ve askeri çıkarlarını aynı saldırganlıkla savunması, Minsk Mutabakatı'nın "çözüm gücü" ve zemininin daralttı.

AB'nin enerji üretiminde-tedarikinde Rusya'yla kurduğu ticari karşılıklı bağımlılık ilişkisi ve olası bir savaşın iktisadi, askeri ve siyasi "yıkıcı sonuçları" nedeniyle Almanya-Fransa daha "ılımlı bir gerilim" siyaseti izlese de ABD ve onun Avrupa kıtasındaki "yancısı" Birleşik Krallık "savaş histerisi" yoluyla AB'nin "özgün faaliyet alanı"nı ABD lehine daraltıyor.

Biden-Putin denkleminde yükselen tansiyona Macron-Schulz diplomatik bir hamleyle müdahale etti, Minsk Mutabakatı'nı yaşama geçirme ve "siyasi çözüm"ün koşullarını yeniden tesis etmek üzere Putin ve Ukrayna ile yeniden görüşmelere başladı. Macron saatlerce Putin ile telefon aracılığıyla görüşüyor, Almanya'nın yeni Başbakanı Scholz önce Minsk'i, sonra Moskova'yı ziyaret ederek diplomatik faaliyetlerini yoğunlaştırıyor.

Doğu Ukrayna sorunun "siyasi çözüm"ü, zayıflayan ABD'nin saldırgan küresel emperyalist politikaları ve Rusya'nın bölgedeki kendi -yine emperyalist- çıkarlarını savunma çatışmalarına kurban ediliyor. Bu çelişkilerin dünya ölçeğinde derinleşmesi ve kızgınlaşması Pasifik ve Uzak Asya'da, Doğu Avrupa'da ve Ortadoğu/Kafkasya'daki çatışmaları çoğaltacağı genel öngörüsünün yanı sıra NATO'nun yeni askeri stratejik doktrini kapsamında daha tehlikeli boyutlar alarak bölgesel ve dünyasal ölçekte savaşların olasılığını arttırıyor.

RUSYA UKRAYNA'YI İŞGAL EDER Mİ?
Rusya Ukrayna'yı işgal edebilir. Nitekim Kırım'da doğrudan, Doğu Ukrayna'da ise dolaylı yollarla, özerk bölgelere sunduğu askeri, diplomatik ve ekonomik destekleriyle Ukrayna'ya müdahale etti. Bu genel bir doğru olmasına karşın "16 Şubat'ta işgal edecek, hazırlık yapıyor" söyleminin ABD- Birleşik Krallık ekseninin "savaş histerisi"ne bağlı bir propaganda malzemesi olduğu Ukrayna Başbakanı'nın kendi söyleminden anlaşılıyor.

Rusya'nın Ukrayna sınırına yığdığı askerler savaş olasılığını yükseltiyor; bu da doğru.

Peki Rusya'nın kendi sınırları içerisinde konuşlandırdığı askerler "işgal hazırlığı" olarak algılanıyor da ABD'nin yabancı bir ülkede-Ukrayna'daki doğrudan askeri müdahalesi/konuşlanması neden bir "işgal" olarak görülmüyor?

Yeni stratejik doktrini kapsamında NATO, Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya'da kurduğu müttefikler ağıyla Rusya ve Çin'i kuşatıyor, askeri yığınağı hızlandırıyor, "eski" üslerini aktifleştiriyor, yenilerini kuruyor. Aynı zamanda AB'yi kendi küresel politikaları kapsamında yedeklemek ve bağımlılığını derinleştirmeyi amaçlıyor. "Savaş histerisi" yayarak bu alandaki faaliyetlerine meşru bir zemin yaratıyor.

ABD istihbaratının bilgisine dayanan ve tekelci medya kuruluşlarınca yaygınlaştırılan haberlerin dışında olası bir işgal saldırısına dair bir veri-bilgi yok.

Kuşku yok ki çelişkilerin keskinleşmesi Doğu Ukrayna krizinin "askeri çözümü" ve 2014'deki iç savaş koşullarına dönüş riskini had safhaya çıkarmıştır. Fakat NATO'nun desteğiyle özerk bölgelere bir saldırı veya Ukrayna'nın NATO üyeliği konusunda yeni adımlar atılmadıkça Rusya doğrudan Ukrayna bütününü kapsayan bir askeri müdahaleyi gerçekleştirmemeyi ve Minsk Mutabakatı'nın uygulanması koşullarını yeniden yaratmayı tercih edecektir.

Kalıcı olmamasına karşın Minsk Mutabakatı etrafında "siyasi çözüm" arayışı şu an diplomatik faaliyetlerin merkezinde duruyor ve emperyalistler arası Ukrayna/Doğu Avrupa'nın paylaşılması savaşını "erteleyecek" bir unsur olarak işlev görüyor.

Emperyalistlerin ve onların tekelci medya kuruluşlarının "savaş histerisi"ne kapılmadan emperyalistler arası savaş tehlikesine karşı Ukrayna'da yaşayan emekçilerin özgün, demokratik ve savaş karşıtı sesini ve NATO'nun "doğuya doğru genişleme" stratejisine ve yeni stratejik doktrinine karşı mücadeleyi yükseltmek, halkların ortak geleceklerinin emperyalistler arası it dalaşına kurban edilmesini önlemek için halklar arasındaki dayanışmayı ve savaş karşıtı cepheyi geliştirmek tek enternasyonalist tavırdır.

*Ukrayna silahlı kuvvetleri, Donbass'ta ABD tarafından tedarik edilen Javelin tanksavar füze sistemlerini kullanmaya başladıklarını duyuruyor ve Türkiye'den satın alınan keşif/saldırı insansız hava araçlarını da kullanıyor. (Aralık 2021, Rus Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov)