ÇEVİRİ | Hükmetmek için inşa edilmiş
Palantir, toplu sınır dışı etmeleri kolaylaştıran yazılımlardan, sömürge halklara karşı savaşlarda kullanılan yapay zekaya kadar, devlet şiddeti ve çağdaş otoriterliğin dayandığı kontrolün çok sayıda biçimi için dijital altyapı yaratıyor.
Bu Nisan ayında, ABD'nin seçkin üniversite kampüslerinde yeni bir işe alım kampanyası ortaya çıktı. Cornell ve UPenn gibi okullarda, otobüs duraklarının üzerindeki posterler, sade siyah bir arka plan üzerinde uğursuz bir uyarı içeriyordu – "Batı için hesaplaşma anı geldi" - çoğu teknoloji şirketini "ne inşa edilmesi gerektiğine" karar verirken "milli amacı" dikkate almamakla itham etmeden önce.
Aksine, Palantir, posterlerin arkasındaki veri analizi ve savunma yüklenicisi, sadece "Amerika'nin geleceğini garanti altına almak için" değil, "hükmetmek için" teknoloji ürünleri inşa ettiğini ilan etti.
Reklamların örtülü mesajı, aralarında kurucu Peter Thiel ve CEO Alex Karp'ın da bulunduğu Palantir yönetiminin kanaatini yansıtıyor: Silikon Vadisi'nin gerçek görevi, ABD ve Batının askeri üstünlüğünü pekiştirmektir – Soğuk Savaş döneminden kalma devlet, mühendislik ve kapital füzyonuna duyulan gerici bir nostalji.
Tekno-milliyetçiliğin bu versiyonunda, "Amerika'yı yeniden harika yapmak", yabancı düşmanlara karşı, kesinlikle, ama ayrıca "woke sermaye"ye, efemine tüketimciliğe ve sosyal adalet ve çeşitliliğe adanmış bir üniversite sistemine karşı da bir tahakküm dürtüsü anlamına geliyor. (Palantir'in posterleri, yetenekli lise öğrencilerini "yüksek öğrenimin beyin yıkayan doktrinasyonunu atlamaya" ve 4 aylık Palantir stajını tercih etmeye çağıran yeni bir girişimle birlikte yayınlandı.)
Palantir'in bu işe alım kampanyası için sağlam nedenleri var. Her ne kadar eleştirenleri, Trump yönetiminin tarife duyurularının ardından şirketin hisselerinin kısa süreliğine düşmesiyle sevinse de, o zamandan bu yana hisseleri Kasım ayındaki başkanlık seçimleri sırasındaki değerinin üç katına çıktı. Ve şirketin ulusal güvenlik personeliyle arasında üst düzey ilişkiler kurma becerisi, Başkan Donald Trump'ın yükselen otoriterliğiyle birlikte hükümet sözleşmelerinde bol miktarda katkı sağladı.
Palantir çoktan, Elon Musk'ın SpaceX'i ve AI ve robotik şirketi Anduril'le Trump'ın "Altın Kubbesi"ni inşa etmeye başladı – İsrail'in Demir Kubbe hava savunma sisteminin ABD versiyonu. Ayrıca, Musk'ın Kamu Verimliliği Dairesiyle birlikte Ulusal Güvenlik'in IRS verilerini tarayarak, sınır dışı edilecek kayıt dışı vergi mükelleflerini bulmasına olanak sağlayacak bir programlama arayüzü oluşturmak için çalışıyor.
Uzun zamandır ordu, polis ve sınır güvenliğiyle işbirliğinin tadını çıkaran Palantir, hükümetin izlemeye, alıkoymaya ve sınır dışı etmeye çalıştığı göçmenler hakkında ayrıntılı bilgi sağlayan distopik "Göç Yaşam Döngüsü İşletim Sistemi"ni geliştirmek için nisan ayında Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza'yla (Immigration and Customs Enforcement - ICE) 29.8 milyon dolarlık bir sözleşme kazandı. Ve şirket, hedef "popülasyonları", göz renginden dövmelere, iş adresinden Sosyal Güvenlik numaralarına kadar yüzlerce veri kategorisi içinden daha iyi takip etmek için ICE'nin Araştırma Dosya Yönetim sistemini devralmaya hazırlanıyor. Bazı eski çalışanlar, şirketin çalışmalarının Trump'ın baskıcı politikalarını ilerletmesinden duydukları rahatsızlıkla geçenlerde "Shire'ın Aşındırılması" başlıklı açık bir mektup yayınladı ve Palantir ve genel olarak büyük teknoloji şirketlerinin "oligarklar tarafından liderlik edilen bir 'devrim' kisvesi altında otoriterliği normalleştirdiği" uyarısında bulundu.
Palantir'in faşist ARGE çalışmaları ABD sınırlarında da kalmıyor: şirket ve Karp, Gazze'de soykırımı sürdüren İsrail'e ideolojik ve maddi desteğini ilan etti. Tel Aviv'de 2024'ün ocak ayında gerçekleştirilen bir olağanüstü yönetim kurulu toplantısında şirket, İsrail Savunma Bakanlığı'yla stratejik işbirliğini duyurarak ona savaş teknolojisi sağladı, buna muhtemelen gerçek zamanlı savaş bölgesi kararları için AI sohbet botlarını kullandığı iddia edilen Yapay Zeka Platformu da dahil. Palantir yönetimi Batının egemenliğinden anladığının yurt içinde faşist milliyetçilik kadar yurt dışında da siyonizmin uzlaşmaz bir şekilde savunulması olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
Bütün bunların içerisinde Palantir; Musk'ın Nazi selamlarından, magazinsel doğum teşviği söylemlerinden ve "karanlık MAGA" trollerinden çok daha fazla, teknoloji endüstrisinin otoriter milliyetçiliği benimsemesinin örneği haline geldi. Teknoloji uzmanı Jathan Sadowski'nin yazdığı gibi, "Başından beri Palantir'in amacı... faşizmin 'ontoloji katmanını' sağlamak ve onun ideolojik hedeflerine maddi bir gerçeklik kazandırmaya yardımcı olmaktı."
Başka bir ifadeyle Palantir, toplu sınır dışı etmeleri kolaylaştıran yazılımlardan, sömürge halklara karşı savaşlarda kullanılan yapay zekaya kadar, devlet şiddeti ve çağdaş otoriterliğin dayandığı kontrolün çok sayıda biçimi için dijital altyapı yaratıyor.
Trump'ın göreve başlamasından bir aydan kısa bir süre sonra Karp, yeni muhafazakarlık broşürü ve şirket tanıtımının tuhaf ve uzun bir karışımı olan, "The Technological Republic: Hard Power, Soft Belief ve the Future of the West" isimli yeni kitabını yayınladı. Özünde, tanıdık sağcı yakınmalara getirilmiş bir "teknoloji dünyası" ambalajı: "woke" liberal elitler, eylemci öğrenciler ve hatta Edward Said gibi akademisyenler, Batıyı "iğdiş etti" ve yapay zeka devrimi ile yükselen Çin hegemonyasının karşısında onun teknolojik dinamizminin altını kazdı. Ancak bütün bu basmakalıp kültür savaşları retoriğinin ardında, Karp'ın teknoloji işçilerinin -#NoTechForIce ya da Teknoloji İşçileri Koalisyonu gibi kampanyalarla- faşizmin alet çantasını yaratma projesine örgütlü direnişine duyduğu öfkeyi fark etmek zor değil. Burada artık, ideolojiyi satış konuşmalarından ayırt etmek mümkün değil.
Palantir sadece korkunun -göçmenlere, yapay zekaya ya da insansız hava aracı sürülerinin yapacağı gelecek savaşlara duyulan korkunun- hükümetin kesesini açmasından değil, veri analizi ve devlet şiddetini birleştirmeyi vaat eden, distopik iş modelini çevreleyen yutturmacadan da kar ediyor.
Şirketin piyasa değeri geçtiğimiz yıl beş kattan fazla arttı -şu anda 290 milyar doların üzerinde- ve gelirindeki artışın çok üzerinde bir artış gösterdi. Bu boşluk, geleceğe dair spekülasyonlarla dolduruldu; Palantir'in ABD üstünlüğü ve Çin hakimiyeti arasında bir çekişme olarak sunduğu bir gelecek.
Karp'ın Batı'daki "inanç" kriziyle ilgili tüm şikayetlerinin arkasında, bizim gerçekten inanmamızı istediği şey Palantir: oldukça eski ırkçılık, baskı ve savaş işi için yeni ve parlak bir arayüz.
*Alberto Toscano'nun In These Times'ta yayımlanan yazısı Elif Bayburt tarafından ETHA için Türkçe’ye çevrilmiştir. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.