19 Mayıs 2024 Pazar

Beyazıt ve Halepçe katliamlarında yaşamını yitirenler İÜ'de anıldı

Gençlik Örgütleri ve 78'liler Girişimi, Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıldönümü dolayısıyla İÜ Eczacılık Fakültesi önünde yaptığı açıklamada, "16 Mart Beyazıt, Halepçe katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız" denildi.

İstanbul'da Gençlik Örgütleri ve 78'liler Girişimi, Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıldönümü dolayısıyla İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eczacılık Fakültesi önünde yaşamını yitirenleri andı.

"16 Mart Beyazıt, Halepçe katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız" yazılı pankartın açıldığı eylemde, "16 Mart'ı unutma", "Beyazıt faşizme mezar olacak" dövizleri taşındı. Eylemde sık sık "Beyazıt'ı unutma unutturma", "Katillerden hesabı gençlik soracak" sloganları attı.

Anmada, katliamda yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, Hürriyet Marşı okundu.

BEYAZIT'I, HALEPÇE'Yİ, SURUÇ'U UNUTMAYACAĞIZ
İstanbul Üniversitesi Dayanışmaları adına konuşan Hivda Selen, 1978'de hak arama mücadelesini sindirmek için katliamlara, işkencelere başvuranları iyi tanıdıklarını ifade ederek, 16 Mart Beyazıt katliamını ve tarihin en kanlı gençlik katliamlarından biri olan Suruç katliamını unutamayacaklarını söyledi.

Halepçe katliamında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 5 binden fazla insanın kimyasal silahla katledildiğini ve Enfal Harekâtı süresince de 150 binden fazla Kürdün katledildiğini hatırlatan Selen, "Dün Halepçe'de Kürtleri kimyasallarla katledenleri, bugün kayyumlar atayarak Kürt halkının iradesini teslim almak isteyenlerden tanıyoruz. Tüm bu yaşanan katliamların tam da karşısında olduğumuzu belirtiyoruz. Safımız, katliamlarla diz çöktüremedikleri 78 öğrenci hareketinin, Kürt halkının safıdır. Bizler bu katliamları unutmuyoruz, affetmiyoruz" dedi. 

Katliamda yaşamını yitirenlerin isimlerini anmaya, düşlerine ortak olmaya devam edeceklerini söyleyen Selen, "Saldırıların ismi değişiyor, şiddeti değişiyor ancak öğrencilere ve bir bütün olarak ezilenlere yönelik baskı politikaları değişmiyor"dedi.

DOĞU VE SELO İÇİN ÇAĞLAYAN'A ÇAĞRI
Boğaziçi Üniversitesi protestoları sonrası tutuklanan öğrencilerin 17 Mart tarihinde Çağlayan Adliyesi'nde duruşmalarının olacağı bilgisini veren Selen, "Herkesi Doğu'ya, Selo'ya ve Boğaziçi direnişine sahip çıkmak için Çağlayan Adliyesi'ne bekliyoruz" dedi.

Gençlik Örgütleri adına basın açıklamasını okuyan Yaren Sarı Saltık, Halepçe ve Beyazıt katliamlarının belleklerinden silinmeyeceğini söyledi.

'BEYAZIT KATLİAMI PLANLANLIYDI'
Beyazıt ve Halepçe katliamlarının, sistemin insanlık dışı, kanlı yüzünü en açık bir şekilde gösterdiğini söyleyen Saltık, Beyazıt katliamına ilişkin şunları söyledi: "Katliam göz göre göre planlanmıştı. Katliamdan günler önce faşist çete üyelerinin okulda bulunan üniversitelilere saldıracağı, saldırıyı da Zülküf İsot isimli bir faşist çete üyesinin gerçekleştireceği emniyetin istihbarat notlarında bulunmaktadır. Patlayıcıları temin ettiği ortaya çıkan Abdullah Çatlı ise hiçbir ceza almamıştır. Devlet, ne katliamın öncesinde ne de katliamın sonrasında polislerin kayıtlarına ve katliamı gerçekleştiren isimlerin apaçık bilinmesine rağmen hiçbir adım atmamış, katilleri korumuş ve cezasız bırakmıştır. Yıllardır süregelen bu 'üstü kapalı destek', gerçekleşen her katliamın önünü açmıştır. Bunu Suruç'ta, Ankara'da, Diyarbakır'da gördük, görmeye de devam ediyoruz."

'O GÜN DE KORKMADIK BUGÜN DE KORKMADIK'
Beyazıt katliamının, katledilen öğrenciler şahsında büyüyen toplumsal mücadeleyi ve devrimci gençlik hareketini bastırmaya dönük bir baskı, korku atmosferi yaratma saldırısı olduğunu belirten Saltık, "Ancak başarılı olamadı. O gün de bugün de korkmadık, vazgeçmedik. Aradan 43 yıl geçmesine rağmen bizler her sene olduğu gibi yine alanlardayız, mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz" diye konuştu.

'KÜRT HALKI SAYISIZ ACIYA MARUZ KALDI'
Bugünün aynı zamanda Halepçe katliamının da yıldönümü olduğunu hatırlatan Saltık, "Halepçe'de Kürt halkına dönük gerçekleşen katliam için de buradayız dedik. 16 Mart 1988 senesinde Irak devleti Kürt halkına karşı bir katliam gerçekleştirmiştir. Saatlerce kimyasal silahlarla ve bombalarla süren katliamda 5 bini aşkın insan katledilmiş, on binlerce kişi ise yaralamış, sakat bırakılmıştır. Aradan geçen 33 yılda Kürt halkı sayısız acıya ve katliama maruz bırakılmıştır. Devletler bugün de Ortadoğu'da sürdürdükleri kirli savaşlar ile bu insanlık suçuna devam etmektedir" diye diye kaydetti.

BOĞAZİÇİ'NDE DİRENİŞ SÜRÜYOR
Boğaziçi Üniversitesi'nde devam eden 'kayyum rektör' direnişine de değinen Saltık, "Bu direnişler ise devletin baskı ve zorbalığı ile engellenmek isteniyor. Diyanet İşleri Başkanından, İçişleri Bakanına, mafya çetelerine, havuz medyasıyla devlet saldırılarını öğrenci hareketine yöneltiyor. Özellikle toplumun en dinamik kesimini oluşturan öğrenci hareketine dönük saldırıları bu çaresizliklerini gün gibi ortaya çıkarıyor" dedi.

'BU SİSTEME KARŞI MÜCADELE ET'
Saltık son olarak, katliamlar düzeni olan kapitalizmi yıkmanın yolu insanca ve onurlu bir yaşamın adımlarını atacak olan devrimi örgütlemekten, bu sisteme karşı mücadele etmekten geçtiğini vurguladı.

BİRCAN: ŞU AN HEPİMİZ ONLARLA AYNI YAŞTAYIZ
Eylemde son olarak konuşan 78'liler Girişimi İstanbul Sözcüsü Yunus Bircan, "1978'den bu yana genç kalanları, hiç ölmeyenleri anarken, burada toplanan, bugünün üniversite öğrencilerine ve onların dönem arkadaşları olarak, bir kez daha yan yanayız. Şu anda hepimiz aynı yaştayız ve onların arkadaşlarıyız. Onları sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz" dedi.

'KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜKLERİNİ YOK SAYMAKTAN VAZGEÇİN'
Toplumun ayrıştırıldığı, etnik yapı, farklı inanış, ayrı düşünce üzerinden düşmanlaştırıldığı bir süreçte, öğrencilerin bir araya gelerek eylem yapmalarını kıymetli bulduklarını vurgulayan Bircan, Halepçe katliamına ilişkin ise şunları söyledi: "1988'de Saddam yönetimi, Halepçe'de cocuk, kadın, genç, yaşlı demeden 5 bini aşkın Kürdü kimyasal silahlarla katletti. Ancak buna rağmen Kürt halkının mücadelesini engelleyemedi.Kendisi, katliamcı olarak tarihe geçti ve yok oldu gitti ama koca bir halk orada duruyor. Kürtlerin halk olmaktan gelen, en temel hak ve özgürlüklerini yok saymaktan, vazgeçmek gerekiyor."