16 Kasım 2025 Pazar

Baskın: Babamın katili Mehmet Ağar'dır

Zamanaşımı nedeniyle cezasız bırakılan Abdülmecit Baskın dosyasında adalet istemek için Galatasaray Meydanında bir araya gelen kayıp yakınları, kayıpların faili Meral Akşener ve Mehmet Ağar'ın yargılanmasını istedi. 1070. kez buluşan Cumartesi Anneleri, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini kaydetti. 

Cumartesi Anneleri 1070 haftadır kayıplar için adalet arıyor. Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması için bir kez daha buluşan kayıp yakınları, kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında Abdulmecit Baskın'ın dosyasını ele aldı. 30 Eylül 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra katledilen Abdülmecit Baskın'ın faillerini soran kayıp yakınları, adaletten vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. 

BASKIN: BABAMIN KATİLİ MEHMET AĞAR
Kayıpların fotoğrafları ve karanfillerle yapılan eylemde söz alan Melek Baskın, babasının katilinin Mehmet Ağar olduğunu ve beraat ettiğini söyledi, "Her ne kadar adalet sistemi bu insanları koruyor olsa da bizler adalet talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Sadece babam değil, babam gibi adalet aranan, bütün katledilen insanlar için adalet aramaya burada devam edeceğiz" dedi.

YILDIZ: MADALYANIZ KANLIDIR
Cumartesi Anneleri'nden Hanife Yıldız da "Adalet nerede. 'Ben adalet bakanıyım' diyen kişi nerede? Kayıpların faili Tansu Çiller, Meral Akşener ve Mehmet Ağar'dır. Bunları yargılayacak yargı nerede? Mehmet Ağar geçen gün 'bize açılan davalar bizim şeref madalyamızdır' diyor. Madalyanız kanlıdır. Oğlumu kendim teslim ettim. Oğlumu sorduğumda bana 'sen oğlunu bize getirdin diye sana kızmıştır o bir gün sana gelir' dediler. Ben otuz yıldır burada bekliyorum. 30 yıldır işkenceyle yaşıyorum. Benden alacakları bir can var ama önce benim canımı bana vermeleri gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

OCAK: ZAMANAŞIMI UYGULAMASININ KALDIRILMASI ZORUNLUDUR
1070. haftanın basın metnini ise kayıp yakını  Maside Ocak, okudu. Adaletin sağlanmasının yalnızca bugünün ihtiyaçlarıyla değil; geçmişte yaşanan suçların da doğru biçimde yargılanmasıyla mümkün olduğunu söyleyen Ocak, "Bu nedenle gözaltında kaybedilmelerde zamanaşımı uygulamasının kaldırılması, hem kayıp yakınlarının hem de toplumun adalet duygusunun korunması açısından zorunludur. Bu hafta, Galatasaray ve Yüksekova' da zamanaşımı nedeniyle cezasız bırakılan Abdülmecit Baskın dosyasında adalet talebimizi yineliyoruz" dedi. 

Ocak, şunları söyledi: "Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

NE OLMUŞTU
41 yaşında, üç çocuk babası olan Abdülmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürü idi. 30 Eylül 1993 tarihinde makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın'ın cansız bedeni, 3 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı şekilde Gölbaşı mevkiinde bir çiftçi tarafından bulundu. Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi, dosya uzun süre sürüncemede bırakıldı. Ancak olaydan 18 yıl sonra, 26 Mart 2011 tarihinde özel harekat polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin'in emriyle Abdülmecit Baskın'ı gözaltına aldıklarını ve Baskın'ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylı biçimde açıkladı.

Çarkın'ın basına da yansıyan itiraflarının ardından, Baskın dosyası ile birlikte Çarkın'ın beyanlarında adı geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma sonucunda, 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde; Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek" suçundan dava açıldı.

Çarkın'ın emniyet, savcılık ve mahkeme huzurunda verdiği beyanların, olay yeri tarifleriyle örtüştüğü kayıt altına alındı. Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri, bu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ifade ederek ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Ayrıca, suçların kimler tarafından, hangi talimatlar doğrultusunda ve nasıl işlendiği mahkeme kayıtlarına geçti. Buna rağmen, kamuoyunda "Ankara JİTEM Davası" olarak bilinen dava, 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatıyla sonuçlandı.

Yerel mahkemenin kararına karşı aileler istinaf başvurusunda bulundu. 5 Nisan 2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat kararını bozarak dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Ancak yeniden görülen davada, 26 Mayıs 2023 tarihindeki duruşmada, istinafın bozma kararına rağmen sanıklar bir kez daha beraat ettirildi. On yıllık yargılama sürecinde 41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava, zamanaşımıyla sonuçlandırıldı. Tam 32 yıldır adli makamlar, Abdülmecit Baskın dosyasında adalet sağlama görevini yerine getirmedi.