31 Ekim 2024 Perşembe

Ayşe Düzkan #ETHAiçin yazdı: biraz da bizim felaketimiz

bir hafta sonra, yani 15 mayıs filistin halkı için lanetli bir gün çünkü bu tarih, birinci paylaşım savaşı sonrasında başlayan, ikinci paylaşım savaşı sonrasında ivmelenen bu etnik temizlik süreciyle, 1948 yılında, israil adı verilen gayrı meşru oluşumun, bir devlet statüsüyle filistin toprağında kurulduğunun ilan edildiği güne işaret ediyor.
yahudiler ikinci paylaşım savaşı'ndan haklı olarak büyük felaket anlamına gelen şoa kelimesiyle bahseder. ama felaket bununla sınırlı değil. onların adına hareket eden siyonizm de filistin'de onlarca katliam gerçekleştirdi, 400 küsur köy haritadan silindi, binlerce filistinli öldü, yüz binlercesi toprağından sürüldü. israilli tarihçi ilan pappe'nin daha sonra etnik temizlik olarak adlandırdığı bu sürecin sonunda israil kuruldu. israil, yerleşimci sömürgeciliğin dünya üzerindeki son örneklerinden biri, sınırları belirsiz ve yasadışı yerleşimlerle filistin toprağını işgal ederek sürekli genişliyor. o yüzden filistin mücadelesinin merkezindeki konulardan biri geri dönüş hakkı.
 
bir hafta sonra, yani 15 mayıs filistin halkı için lanetli bir gün çünkü bu tarih, birinci paylaşım savaşı sonrasında başlayan, ikinci paylaşım savaşı sonrasında ivmelenen bu etnik temizlik süreciyle, 1948 yılında, israil adı verilen gayrı meşru oluşumun, bir devlet statüsüyle filistin toprağında kurulduğunun ilan edildiği güne işaret ediyor.
 
diğer yandan, türkiyelilerin kızıldere katliamıyla özdeşleştirdiği 30 mart filistin halkı için de önemli bir gün. 1976 yılında israil'in filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koymasıyla başlayan genel grev, gösteriler ve israil vatandaşı olmak zorunda kalmış, ikinci sınıf vatandaş statüsünde olan (güney afrika'da da karşımıza çıkan apartheid rejimi) filistinlilerin öldürülmesi her yıl toprak günü olarak anılıyor.
 
bu yıl, toprak günü ve nakba yani 30 mart ve 15 mayıs arasında her cuma günü gazze'de sınıra doğru büyük dönüş yürüyüşü adıyla gösteriler yapıldı. bu gösteriler, dünyanın her yerinde eşitlik ve özgürlük için, emperyalizme karşı mücadele edenlere ilham verecek yöntemler ve örgütlülükle sürdürüldü. sınırın yakınına kurulan büyük çadırlarda sağlık hizmeti örgütlendi, direnişçilere yemek hazırlandı. zaman zaman cuma namazları da çadırlarda kılındı.
 
israil bu eyleme gaz bombaları ve gerçek mermilerle karşılık verdi. şu ana kadar 47 kişi hayatını kaybetti. binlerce kişi yaralandı. öldürülenler ve yaralananlar arasında, savaşta bile hedef alınmaması gereken sağlık görevlileri ve gazeteciler var. israil'in kullandığı, uluslararası yasalarla yasaklanmış olan silahlardan "kelebek mermi" adı verilen ve girdiği bedende parçalanan mermiler yüzünden en az 24 kişinin kol ve bacaklarının kesilmek zorunda kaldığı bildiriliyor. filistinliler, keskin nişancıların görüşünü engellemek için sınırda lastik yaktı, yine sınırın diğer tarafındaki kuru otları tutuşturup işgal gücünü uzaklaştırmak için, yürüyüş sırasında ölenlerin adlarını yazdıkları uçurtmalara yanan nesneler bağlayıp sınırın diğer tarafına gönderdiler. ama aynı zamanda, sınırda barış güvercinleri de uçurdular. gazze'de direniş örgütlerinin tugayları bulunmasına rağmen tek bir kere bile ateşli silahlara başvurmadılar ama bir filistinli yazarın terimiyle, barışçıl gösteri ve silahlı mücadele arasındaki suni ayrımı sildiler.
 
bu yıl, nakba'dan bir gün önceye denk gelen 14 mayıs da filistinliler açısından önemli bir gün çünkü abd başkanı trump, ülkesinin büyükelçiliğini 14 mayıs'ta tel aviv'den kudüs'e taşımayı planlıyor. bu, kudüs'ün israil'in başkenti kabul edilmesi yolunda önemli bir adım olacak. o yüzden dünyanın her yerinde nakba'nın devamı olan bu kararı ve 70. yılında hâlâ süren büyük felaketi protesto etmek için gösteriler düzenleniyor. bu cuma büyük dönüş yürüyüşü'nün son eylemi, yürüyüşün şehitlerine adandı.
 
şu seçim gündemi içinde dikkatinizi çekmeyebilir ama türkiye'de de bds türkiye nakba'yı protesto eden eylemler yapacak. ve israil, her kritik dönemde olduğu gibi, iktidarın dilinde. ama askeri, diplomatik, siyasi, ekonomik ilişkilerde değişen bir şey yok.
 
diğer yandan, israil sadece yerleşimci sömürgeci bir güç değil aynı zamanda bölgeyi yangın yerine çeviren abd'nin en önemli ortağı, suudilerin dostu, tekfircilerin müttefiki. lübnan seçimlerinde hizbullah'ın başarısı üzerine harekete geçti bile.
 
yani nakba'yı unutmamak, sadece filistin halkına olan borcumuz değil, aynı zamanda kendi geleceğimiz için verdiğimiz mücadelenin de parçası. filistin halkı dünyanın her yerindeki dostlarına israil'in boykot edilmesi çağrısında bulunuyor. ve canı pahasına direnirken biraz da bizim için umut oluyor.