19 Mayıs 2024 Pazar

51 barodan 'genel kurul' bildirisi: Baro seçimlerinden elinizi çekin

Genel kurulların önündeki engellerin kaldırılmasını talep eden 51 baro başkanı, "Covid–19 salgını nedeniyle avukatların önündeki sandık kaçırılmak isteniyor. Bizler en geç haziran ayı sonuna kadar barolarımızda genel kurul süreçlerini tamamlamak yönündeki kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz" dedi.

Yüksek Seçim Kurulu'nun sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde seçim yapılamayacağına ilişkin kararı, genel kurulların 300 kişi ile sınırlandırılması üzerine Türkiye Barolar Birliği, oluşan fiili ve hukuki belirsizliğin ortadan kaldırılması için yasal düzenleme yapılmasını önerdi. Söz konusu yasal düzenleme için geç kalındığını belirten barolar ise "genel kurul" gündemi ile Ankara'da toplandı.

'AVUKATLARIN ÖNÜNDEKİ SANDIK KAÇIRILMAK İSTENİYOR'
51 baro başkanı, pandemi gerekçesiyle genel kurullarının 2020 Ekim ayından bu yana hukuka ve mevzuata aykırı biçimde ertelendiğini yayınladıkları bildiri ile baro seçimlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını talep etti. Covid–19 salgını nedeniyle avukatların önündeki sandığın kaçırıldığı belirtilen açıklamada, "Bu süreçte YSK kararları ile hukuka aykırı bir durum olağanmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Görülüyor ki pandemi gerekçe gösterilerek avukatların önünden sandık kaçırılmak isteniyor. Emredici yasa hükmüne rağmen baroların genel kurul yapması, pandemi gerekçesiyle engellenirken siyasi partilerin tıklım tıklım dolu kongreleri, faaliyetleri devam eden AVM'ler ve en önemlisi her gün binlerce kişinin bir arada bulunmak zorunda kaldığı adliyeler; bu gerekçenin samimiyetten yoksun olduğunu açıkça göstermektedir. Örneğin İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne her gün avukat, hakim-savcı, adliye personeli ve yurttaş olmak üzere yaklaşık 30 bin kişinin girip çıktığı ve buralarda alınan tek tedbirin HES kodu sorgulaması olduğu da göz önüne alınırsa; baro genel kurulları için getirilen 300 kişi sınırlamasının pandemi mücadelesi ile ilgisi olmayan bir çifte standart uygulaması olduğunu hepimiz görüyoruz" ifadelerine yer verildi.

'YASAK KARARLARININ ALTINDA İMZASI OLAN HERKES SUÇ İŞLİYOR'
"Avukatlık Kanunu'nda yer alan seçime ilişkin hükümleri yok sayarak baro genel kurullarının engellenmesi, gelecekte yapılması muhtemel tüm seçimlerin iptali için de korkutucu bir emsal yaratmaktadır" denilen açıklamada, baro seçimlerinin önündeki hukuksuzluğa ilişkin şu noktalara dikkat çekildi:

🔹Demokrasiye aykırı bu tavrın bir diğer sonucu, TBB seçimlerini de ötelemek ve baroların iradesine rağmen hukuku teferruat sayan bir başkanlık anlayışının TBB'de sürmesini sağlamaktır.
🔹Öncelikle belirtmek gerekir ki baro genel kurullarının önünde hukuken hiçbir engel yoktur. Barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Bu nedenle söz konusu sokak kısıtlamaları barolar ve avukatlar açısından geçerli değildir.
🔹300 kişi ve kişi başı 8 metrekare alan sınırlamasının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Nitekim siyasi parti kongrelerinde böyle bir kısıtlama getirilmemiştir.
🔹Baro genel kurullarının yapılmasının önündeki engellerin kaldırıldığı beyanı bir kandırmacadan ibarettir. Üye sayısı 400'ün üzerinde olan barolarda pazar günü dışında seçimlerin yapılabilmesi mevzuat gereğince mümkün değildir.
🔹Kanunda yer alan emredici hükümlerin uygulanmasının, hukuksuz idari kararlarla engellenmesi suçtur. YSK'dan başlamak üzere yasak kararlarının altında imzası olan herkes suç işlemektedir.
🔹Pandemi koşullarının elbette ki farkındayız. Ancak, kısıtlama günlerine denk geldiği gerekçesiyle seçimlerin engellenme girişimlerinin aksine kısıtlama günlerinde yani tüm kentin evlerinden çıkamadığı günlerde yalnızca avukatların sokağa çıkacakları oy kullanma işlemleri fiziksel mesafe kurallarına ve dolayısıyla pandemi koşullarına daha uygun ve sağlıklıdır.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NA VE YSK'YA SORULAR
51 Baro başkanı tarafından yayınlanan bildirgede, İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulu'na da "İçinde bulunulan bu hukuksuz durumun, devletin tüm kurum ve kuruluşlarına sirayet etme tehlikesini görmüyor musunuz? Bilim kurulunca alındığı iddia olunan tavsiye kararları gerçekten sadece barolar ve STK'ları kapsayıp siyasi partileri kapsamamakta mıdır? Eğer öyleyse Pandemi Bilim Kurulu'nca alınan bu kararlar hangi bilimsel veriye dayandırılmıştır?" soruları yöneltildi.

'TBB'Yİ YENİDEN YARATMAKTA KARARLIYIZ'
Tüm bu gerekçeler ışığında yetkililere, "baro genel kurullarından elinizi çekin" diye seslenen baro başkanlarını hazırladığı bildiride şöyle denildi:

"Şu ana kadar genel kurul kararı alan, genel kurulunu gerçekleştiren ve henüz genel kurul kararı almamış olan bizler en geç haziran ayı sonuna kadar barolarımızda genel kurul süreçlerini tamamlamak yönündeki kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. TBB başkanının, bu süreçte görevini gereği gibi yapmadığını, baroların genel kurullarının yapılmasına getirilen yasakları 6 ay sonra fark etmek suretiyle bakanlığa yazı yazmakla yetindiğini görüyoruz. Bu da barolarla TBB arasındaki mesafenin ne kadar açıldığının ve TBB'nin en hafif tabiriyle inandırıcılıktan tamamen uzaklaştığının bir göstergesidir. Bizler, TBB'nin kişilerin değil baroların iradesi ile oluştuğu bilinciyle, hukukun, demokrasinin ve yargı bağımsızlığının tarafı olan bir TBB'yi yeniden yaratmakta kararlı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşırız."